18 Ağustos 2011 Perşembe

Entertaintment Weekly Röportajı

‘‘Ahh! Çokkk tuhaf!’’ diye haykırıyor Kristen Stewart. San Diego’da güneşli bir Perşembe günü, 21 yaşındaki aktrist rol arkadaşı Robert Pattinson’ın (25) yanına sokululup oturuyor. Oyuncular ve filmin yönetmeni Bill Condon, Comic-Con yoğunluğunun ardından otellerinin sessiz sakin süitlerinde kahve ile dinleniyorlar. Ya da Entertainment Weekly onlara Şafak Vakti’nden bölümler okumaya başlayana kadar dinleniyorlardı diyebiliriz. ‘‘Bu şey çok tuhaf. Bir türlü etkisinden kurtulamıyorum.’’ diyor Stewart, binlerce kez okuduğunu tahmin ettiği cümleleri duymaya başladığı zaman.

*Düğün sahnesi okunuyor*
Bill Condon: Kristen’ın listesi var. (Kristen’a dönerek) Senaryoda altlarını mı çizdin ne yaptın bilmiyorum ama aynen şöyleydin ‘‘İşte benim korktuğum sahneler bunlar.’’
Kristen: Altlarını çizmedim zaten biliyordum.
Bill Condon: Hiçbir zaman tam olarak anlamadım. Benim de kendimce korkduğum sahneler vardı mesela 27 tane vampiri aynı eve alıp bir sahne çekmek gibi ama düğün sahnesi korktuğum sahnelerden biri değildi. Ama sonradan anladım. Bella’nın hissettiği tüm duyguları ifade edebilmenin vermiş olduğu sorumluluktu.
Kristen: Kitabın o bölümü binlerce kez dönüp okuduğum bir bölüm. Sete gittiğimde herkesi, herşeyi ilk defa gördüğümde yaşadıklarım garip bir şekilde duygusaldı.
Robert: Evet, sete ilk geldiğin zaman gerçekten çok tatlıydın.
Kristen: Şhhh.
Robert: İlk önce benim sahnelerim çekildi. Sana bakıyordum ve sen kimsenin senin yüzüne bakmasını istemiyor gibiydin. Eğlenceliydi, Kristen’ın duygusal olarak bu sahneden etkilenmeye başladığını görebiliyordum ve o uzun yolun sonunda zar zor duruyordum. Yanına gidip ‘‘Saçmalamayı keser misin?’’
demek istedim. (Gülüşmeler)
Kristen: O yolu koşmak istedim. Tek kelimeyle Billy’nin kolundan çekiştirip duruyordum.(Billy Burke) Özellikle şimdi o sahneyi izlemek çok farklı bir yolculuk, bir anda değişebilen çok dokunaklı bir sahneydi. Çıldırmış gibi davranıyordum.


*Balayından bir bölüm okunuyor. Edward ve Bella okyanustalar*
Bill Condon: Şu anda okuduğunuz yer okyanustaki öpüşme sahnesinin devamı ve esasında arada karanlığa gömülen büyük bir boşluk var.
EW: Ama siz oraya seks sahnesi eklemeye karar verdiniz.
Bill Condon: Evet.
Kristen: Böyle yapmadığımızı düşünemiyorum bile. Aman Tanrım, mümkün değil. Tabiki o sahnenin olması gerekiyordu.
EW: Ve kuş tüyleri, tabiki onlar da önemli çünkü Edward büyük bir tutkuyla yastıkları paramparça ediyor.
Robert: Şu repliği kullanmayı çok istemiştim. (Edward’ın sesiyle) ‘‘Tüm yastıkları parçaladım. Tek.Tek. Hepsini.’’ Ve sonra ağlamaya başlardı. Bu arada gerçekten sabah kalkınca utancından ağlaması gerekiyordu. O güzelim yastıklar! Hint kumaşı! (Gülüşmeler) ‘‘Tüm yatağı mahvettim.’’

*Edward Bella'nın hamile olduğunu öğreniyor*
Robert: Burda Edward karakterinin olumsuz taraflarından birini görüyoruz. Bu konuyla uğraşırken düşüncesiz davranıyor ve korkusunun öfkeye dönüşmesine müsaade ediyor. Bu kısmı oynamak çok hoştu.
Bill Condon: Ve senin en güçlü anlarından biriydi aynı zamanda.
EW: Her iki karakter de birden bire daha önce davranmadıkları gibi davranmaya başlıyorlar.
Robert: Birbirlerini şok ediyorlar. Bu seri ki ölümsüz, kimsenin el süremeyeceği sonsuz aşkı temsil ederken birdenbire-
Kristen: Bakıyorlar ki bir şey bunu değiştirebilir. Bu kısımları oynamak keyifliydi. Bella Edward’ı her zaman sevdi, söylediği herşeyde haklı olduğunu düşündü ama bu açıkça onunla aynı fikirde olmadığı birşey. Ona körü körüne bağlanmış değil, her zaman meydan okuyan bir tarafı var. Hoşuma gitti.
EW: Filmin havasının değişmeye başladığı yer burası değil mi?
Bill Condon: Kesinlikle. Sizde bir bakıma çaresizliğe kapılıyorsunuz. Çünkü düğün oldu, balayı oldu ve hiçbir anlaşamamazlık yok. Ansızın böyle bir şey karşınıza çıkıyor ve Rob ‘‘Şu şeyi içinden çıkart’’ diyor. İşte tam burda, bu kısa replikle o anda filmin geri kalan hikayesi oluşmuş oluyor.


*Bella kan içmeye başlıyor. Jacob yanında*
EW: Burası Bella’nın Jacob ile vakit geçirmek istediği yer çünkü sonradan öğreniyoruz ki bebek çoktan onu sevmeye başlamış.
Bill Condon: Kutsal Hazine Avcıları filmini izlemek gibiydi, heryerden yılanlar fışkırıyor ve kaçış yolunuz yok. Bella bu aşk üçgeninden nasıl kurtulucak? Jacob’ın kaybeden olmadan bunu çözmenin bir yolu yokmuş gibi gözüküyordu ve sonra bu fikir geldi. Kesinlikle acayip ama akıllıca. O bebeği sevdi, bebek de onu.
Kristen: Tüylerim diken diken oldu.
Robert: Tüyler ürpertici olduğunu söylemek zorundayım.
Kristen: Ama bunlar tamamen bu kısımları oynamak isteme sebebim. Tüm bu tüyler ürpertici anların tadını çıkartmak. Mesela Jacob Bella’nın yanına koltuğa oturduğu sırada ‘Bana öyle bakmayı kes’’ diyor ama Bella’nın elinde değil.
Robert: Ah, evet. Ben de hiç o açıdan düşünmemiştim. (Bella’nın Jacob’la vakit geçirmek istemesinin sebebinin bebek olması). Çünkü ben aynen şöyleydim ‘Bu sahne de ne? Bu çılgınlık. Senden şimdiye kadar on kez ayrılmam gerekiyordu.''
Kristen: Dostum, daha sonradan birbirimize bağırdığımız kısımları hatırlamıyor musun? Jacob ‘Beni her zaman yanında istemiyor musun’’ diyordu ve bende ‘‘Evet’’ diyordum. Bu hislerin hepsi bitti mi dediğinde de çoktan diyordum.
Robert: Ahhh, evet.
Kristen: Tamamen yalan söylüyor. O da tüm bunları biliyordu ama unuttu.
Robert: Şhhh. Bakın, Edward’ın korkak tavuk gibi davrandığı çok fazla an var. Yani tüm seri içinde.
Kristen: (Gülüyor) Sen de ondan alıntılar yapabilirsin.
Robert: Senin yanında oturuyorum ve ‘Eşim can çekişiyor, hem kendi hayatımın hem de onun hayatının tamamen içine ettim’’ derken Jacop Bella’ya ‘Hey bebeğim, bana o kadar da kötü gözükmüyorsun’’ diyor. Ben de orda senin (Bella’nın) bir kova kusmuğunla oturuyorum.
Kristen: (Gülüyor) Yaptığı şey kelimenin tam anlamıyla buydu.
Robert: Aslında böyle bir şey olmazdı bende ona kusmuk atardım.
Kristen: Filmi izlediğim için söylüyorum, Bella ve Jacob’un bu filmdeki kimyası hiç olmadığı kadar iyi.
Robert: Hiç hoş değil.
Bill Condon: En son çektiğimiz sahne Bella ve Jacob’un düğünde dans ettikleri sahneydi. Son çekilen an Jacob’ın düğüne terk etmesiydi ve orda kestik. Sonra Kristen ‘Jacob!’’ diye bağırmaya başladı ve gelinliğin eteklerini toplayarak onun peşinden ormanlığa koştu ‘Geri dön! Beni terk etme!’’
Robert: Bunun gibi en komik anlardan birisi de Jacob’un Bella ile dans etmesine izin vermekti. Düşününce Edward inanılmaz derecede enteresan bir karakter. Bu sahne nasıl oynayacağım hakkında hiçbir fikrim olmayan sahnelerden biriydi.
Bill Condon: Ama harika oynadın.
Kristen: Kendince uyarıların vardı. ‘Bunu böyle oynamam gerek, şunu şöyle ve bu kadar!’’
EW: Edward’ın ihtimalleri üzerine düşünüyordun.
Robert: Evet, çünkü onun gerizekalı gibi görünmesini istemedim. Bazı belirgin şeyler var mesela Jacob’ın Bella’nın kolundan çekiştirmesi ve bırakmaması gibi. Ve bizim düğünümüzde daha ben onunla dans etmemişken. Eğer bu gerçekte yaşanıyor olsaydı, centilmenlik çoktan gitmiş olurdu ve o adamın kıçına tekmeyi öyle bir basardım bir daha asla geri dönemezdi.
Kristen: Eğer bu olay bu hikayede olsaydı hiç doğru olmazdı.
Robert: Edward’ın normal bir insana göre sezgileri çok gelişmiş ki bu da onu kahramanlaştıran şeylerden biri. Onu vampire dönüştüreceğini de biliyor o yüzden ‘‘Birkaç hafta içinde mahvolacaksın dostum! Dene, istediğin kadar zorla onu!’’


*Bella'nın vampir zehriyle vampire dönüşmesi ve yanma anı*
Robert: Evet bunu yaptık.
Kristen: (Bill Condon’a) Ses efektlerini de eklediniz mi?
Bill Condon: Evet.
Kristen: Dinlemek için sabırsızlanıyorum.
Robert: O gün Stephenie Meyer ile aramızda bu sahneyi çözmeye çalışırken komik bir diyalog geçti. Tam olarak neyi çiğniyorum?
Kristen: Ah, evet. Bu konuyu konuşmuştuk.
EW: Doğum sahnesi dört gözle beklenen sahnelerden biri miydi?
Bill Condon: Aslında öyleydi. Gerçekten korku dolu anlardı. Bunu çektiğimiz geceler harikaydı değil miydi? Herşey çok gerçek gibiydi herkesi teşvik eden sahnelerden biriydi.
Kristen: Çok çılgın bir film çekiyormuşuz gibi hissettirdi daha çok.
Robert: Çünkü bu sahneyi dünyanın en saçma sahnesi olarak da çekebilirdik. Bu sahne hakkında düşündüğümü hatırlıyorum. ‘Oğlum bu sahneden birşeyler olucak ama dur bakalım.’’



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder