7 Ekim 2013 Pazartesi

GQ İspanya Röportajı (Eylül 2013)

The Beverly Hills oteli Hollywood'un en eski mekanların, Amerikan sinemasının altın çağını ve cazibesini hissedebileceğiniz yerlerden biri. Soluk pembe sütunlarının arasında - bu yüzden Pembe Saray ismi verilmiş - Marilyn Monroe, Carey Grant, Grace Kelley, Lucille Ball ve Elizabeth Taylor gibi isimler buradan yiyip, içip, uyuduğı bir mekan. Bugün bile The Beverly Hills oteli film endüstrisinin merkezi olmayı sürdürüyor ve bize Los Angeles paparazzilerinin en gözde ismi Robert Pattinson ile röportaj yapma fırsatı sunuyor. Üstünde kot pantolon, kazak ve kafasında ters çevrilmiş bir beyzbol şapkası var, bir odada oturmuş gelmemizi bekliyor. Kaliforniya güneşi mavi gözlerini aydınlatırken, kirli sakallarıyla hiç de filmdeki gibi parlıyor gibi durmuyor. Doğrusu, Robert lise terk bir vampirden çok anlamlı roller arayan bir aktöre benziyor. Eğer filmografisine bir bakarsanız, patlama yaratan filmlerde değil de daha ufak çaplı filmlerde yer aldığını görebilirsiniz, mesela David Cronenberg'in Cosmopolis'i gibi. Romain Gavras tarafından yönetilen Dior reklamında yer alması, onu yetişkinliğe giden yolunda bir adım daha ileri taşıyor. Ne ironiktir ki kendisi Harry Potter'da oynadığı zaman geleceğin Jude Law'ı olarak anılmıştı, yani Dior kampanyasının kendisinden önceki yüzü. "Herkes bir diğerinin 'yenisi' oluyor," diyor espri yaparak. "Eminim ortalıkta benim yeni versiyonumdan da bir tane vardır,"  gülüyor.
Reklam filmlerinde model Camille Rowe ile bazı müstehcen sahneleriniz var. Robert Pattinson'la bir yatakta olduğu için korkuya kapılmış olabilir mi? 

Hayır, sanmıyorum. O çok... Neyse, sanmıyorum öyle hissettiğini (gülüyor). Öyle olsaydı bile bunu belli etmezdi (gülüyor). 

Yani bu seni biraz olsun hayal kırıklığına uğratmıyor mu?   

Hayır, hem de hiç. Tanımadığınız biriyle öpüşmek zorundaysanız ve o insan mesafesini koruyup sizden uzak duruyorsa, bu çok kötü ve kırıcı.   

Alacakaranlık'ta, seks yapmak için 4 film bekledin ve bunda ise sadece 30 saniyelik bir bölüm var o da hızlıca ileri sarılıyor. 

Evet, öyle (gülüyor).  

Sanırım bu artık bir ergen olmadığının cevabı. Kendini bir yetişkin gibi hissetmeye başladığını söylemiştin. 27 yılın ardından, neden şimdi?   

Bilmiyorum, sanırım yaşlılıkla alakalı. Tuhaf olan şu ki, değişmeye başlıyorsun, çocukluk dönemin bitiyor ve sonra birden fiziksel olarak da çok değiştiğini görüyorsun, daha ağır hissediyorsun. Kampanya fotoğraflarına veya son filmime baktığım zaman, eskisinden daha farklı göründüğümü düşünüyorum. Daha yaşlı, yetişkin görünüyorum, daha öncesinde "Tanrım! Sanki yetişkin gibi davranmaya çalışan bir çocuk gibi görünüyorssun," diye düşünürdüm. Evet, sanırım bu 27 yaşıyla alakalı.  

Şu bir gerçek ki Alacakaranlık hayatını değiştirdi. Bu filmin böylesine kadar popüler olacağını hiç düşünmüş müydün?   

Hayır, hiç düşünmemiştim. İlk galaya katıldığımız zaman ufacık bir dairede yaşıyordum ve bir devam filmi olacağını bile bilmiyordum. Sonra açılış haftası geldi ve ortaya 'oops, galiba bir devam filmi yapmak zorundayız' gibi bir durum çıktı.   

Bu kadar büyük bir yıldız olmanın hayalini kuruyor muydun?   

Hayır, bir aktör olacabileceğimi bile sanmıyordum.   

Bu başarının bedelini nasıl ödedin?   

Bu çok garip çünkü normal bir hayatınız bile kalmıyor. Bununla mücadele etmek için çok zaman harcasanız da en sonunda tek yapabildiğiniz yeni bir yaşam biçimi seçmek oluyor. İnsanlar sizin ne kadar yalnız olduğunuzu fark etmiyor. Yine de kendimi şanslı hissediyorum çünkü başarıyı çok küçük yaşta elde etmedim ve en azından bundan öncesinde bir hayat yaşayabildim.   

Barselona'da Little Ashes filmini çekerken, takıntılı bir hayranını yemeğe davet etmişsin...  

Evet, doğrudur. Çok büyük bir olay değil aslında, tuhaf ve biraz da sıkıcıydı.   

Kızın bir psikopat olabileceği aklına gelmedi mi?   

Ben de bir psikopat olabilirim (gülüyor). Korkması gereken kişi ben değil oydu (gülüyor).   

Şunu da söyleyeyim kendini çok kötü tasvir ediyorsun...   

Evet, bunu düzeltmeye çalışıyorum. Eskiden egom varmış gibi görünmeyi sevmezdim ama şimdi seviyorum. Egom çok yüksek (gülüyor). Bir daha asla alçakgönüllü gibi görünmeye çalışmayacağım.   

Başarın için özür dilemen gerektiğini düşünüyor musun?   

Ünlü biri olduğunda, sırf ünlü olduğun için insanların senden nefret etmesi çok kolay. O yüzden sen kendini ez ki diğerleri ezemesin.

Türkçe çeviri: Nur | Dergi taramalarına buradan göz atabilirsiniz.
İspanyolca'dan İngilizceye çeviri: LetMeSign
RPLife

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder