Robert Pattinson ve Taylor Lautner'la ilk tanıştığın günü hatırlıyor musun?
KS: Tabii ki. Genellikle kişiler hakkında ilk izlenimler hatırlanmaz ama ben ikisini de çok iyi hatırlıyorum. Onlar çok özel insanlar.
İlk olarak Taylor'la tanıştım. O zamanlar çok küçüktü, öyle ki onu koruma içgüdüsü yaratmıştı bende. Aramızdaki yaş farkının azlığına bakılırsa bu biraz küstahça gelebilir ama o zamanlar cidden öyle hissetmiştim. Onun yakınında olmak bile gülümsemenize yeter... tıpkı Jacob gibi. İlk filmin çekimlerinden bu yana onunla birlikteyken kendimi hep çok rahat hissettim. Sanki onu çok uzun zamandır tanıyormuşum gibi.
Robert ile ise ilk defa oyuncu seçmelerinde karşılaştım. O gün Edward rolü için seçmelere 4 oyuncu katılmıştı. Rob içeriye girdiği an o kimyayı hissettim. İki oyuncu performanslarıyla o kimyayı sonradan da oluşturabilirler, yani o kadar da önemli değil. Fakat biz buna zaten sahiptik. Kimin seçileceğine karar vermek gibi bir yetkiye sahip değildim fakat Rob'un "aradığımız kişi" olduğundan hiç şüphem yoktu. Hatta onun adını senaryoya bile yazmıştım.
Yani kader sizi karşı karşıya getirdi...
KS: Herkesi kendine çeken bir büyüsü vardı. Diğer aktörler de çok yetenekliydi fakat kendilerini çok zorluyorlardı ve bu da cazibelerini kaybetmelerine neden oluyordu. Rob rolünü gösteriş yapmadan, abartısız canlandırdı. Mükemmeldi.
Duyduk ki sen ve Rob Alacakaranlık'taki rollerinize hazırlanmak için 'Last Tango in Paris'i izlemişsiniz.
KS: İlk filmin provaları sırasındaydı. Edward ve Bella arasındaki o eşsiz ilişkinin 'Last Tango in Paris'tekine benzediğini düşünmüştük. Aslında filmdeki o mazoşist ilişki fazla uç bir örnek ama Edward ve Bella'nın arasındaki ilişkiyi kavramamıza yardım etti.
ÇEVİRİ: elwiens
Japonya'dan İngilizce'ye çeviri: @RobbedNStewed | ItsOkToBeYou
Robert ve Kristen'in kimyası zaten tartışılamaz <3 ^_^
YanıtlaSilbencede..ikiside mükemmeller,ikiside çok içten.....
SilRobert ile ise ilk defa oyuncu seçmelerinde karşılaştım. O gün Edward rolü için seçmelere 4 oyuncu katılmıştı. Rob içeriye girdiği an o kimyayı hissettim. İki oyuncu performanslarıyla o kimyayı sonradan da oluşturabilirler, yani o kadar da önemli değil. Fakat biz buna zaten sahiptik. Kimin seçileceğine karar vermek gibi bir yetkiye sahip değildim fakat Rob'un "aradığımız kişi" olduğundan hiç şüphem yoktu. Hatta onun adını senaryoya bile yazmıştım. Yani kader sizi karşı karşıya getirdi... KS: Herkesi kendine çeken bir büyüsü vardı. Diğer aktörler de çok yetenekliydi fakat kendilerini çok zorluyorlardı ve bu da cazibelerini kaybetmelerine neden oluyordu. Rob rolünü gösteriş yapmadan, abartısız canlandırdı. Mükemmeldi.(bu iki cifte bayiliyorum..harikalar.....)
YanıtlaSil