12 Kasım 2012 Pazartesi

The San Francisco Chronicle Röportajı

Edward'ın sonsuzluğu hakkında:

"Çok garip bir karakter çünkü hiç bir yere gitmesi gerekmiyor. Sonsuza kadar ortalıkta olacak, ölemiyor, yaralanamıyor ve duyguları dahi fosilleşmiş. Sanırım Stephenie Meyer da kitapta buna benzer bir şeyler yazmıştı: 'Vampirler bir duyguyu hissettiklerinde bu sonsuza kadar sürer.' Edward Bella'ya aşık olduğunda olay bitiyor zaten. Onun için endişelenmekten başka yapacak bir şeyi, gidecek bir yeri kalmıyor.

"Böylesi insani duyguları bir başka insana aktaran bir karakteri oynamak çok garip. Çünkü bir süre sonra onun için yaşamaya başlıyor. Zaten Edward'ın bir karakter olmaktan çıkışının nedeni de bu. Fakat Şafak Vakti'de bu da değişiyor ve şunu fark ediyor: 'Ah, kendim için de yaşamalıyım. Sadece Bella için yaşayamam.' İlk üç kitap boyunca ise tam tersine sürekli varlığını inkâr ediyordu. Yani ben öyle okumuştum.

"Sanırım ilk filmde çok cesur seçimler yapmışım. O zamanlar "performansımla ilgili sorunları nasıl çözerim?" diye düşünüyordum. İlk film çok çılgın bir şeydi; istediğiniz her şeyi yapabiliyordunuz. Bambaşka bir filmdi."

Alacakaranlık filmleri hakkında:

"Her şey olduğu gibi durdu; seyirci bile aynıydı. Öyle ki galalarda yaptığımız röportajlarda bile hala ilk filmin galasında sorulan soruları cevaplıyoruz. Bu diğer filmlerde böyle olmuyor. Serinin fanlarının reaksiyonları bile her filmde aynı. Çok çılgınca, daha derin ama hala aynı. Sanki bir balonun içindesiniz."

Alacakaranlık filmlerinin çekimleri hakkında:

"İlk film (bağımsız filmlerin kraliçesi Catherine Hardwicke tarafından çekildi) kesinlikle en özgür ve aynı zamanda korkutucu hissettiğim filmdi. Duyguları yaşadığınız ilk andan sonra bir daha aynı duyguları hissedemiyorsunuz zaten.

"Daha önce hiç Amerikan aksanıyla bir film çekmemiştim.

"Sık sık replikleri değiştirdiğimiz oldu.


"İlk film vizyona girdikten sonra ikinci film için hepimiz aynı şeyi söyledik 'Bunu daha iyi yapacağız, daha iyi!' İkinci filmde her şey daha düzgündü. Makinenin bir nevi işlemeye başladığını hissediyordunuz. Üçüncü filmde ise 'Tamamdır biz büyük bir film yapıyoruz' hissi vardı. (gülüyor)

"Üçüncü filme geldiğimizde replik değiştirme fikirlerimize ne mi oldu? Konusu dahi edilmezdi. İkinci filmde ekip olarak da farklıydık, dışarıya çıkıp eğlenebiliyorduk. Üçüncü filmde kaldığımız ötelin her çıkışı kuşatılmıştı adeta. Anlayacağınız çok farklı deneyimlerdi.
(bu defa biraz hüzünlü bir şekilde gülüyor)

"Filmin büyük bir yapıma dönüşmesi için yapılan mücadeleyi hatırlıyorum. Çekimlerin sonuna doğru stüdyonun 'Ah elimizde tahmin ettiğimizden daha da büyük bir iş varmış' diyerek, durumu fark edişiyle birlikte sete farklı teknik ekipler gelmeye başladı. Sete gelen o bir sürü farklı insanın varlığıyla biz de sinirlenmeye başladık.


"İlk filme herkes tutkuyla sarılmıştı. Sadece bir ergen filmi olsun istemiyorduk. Yine de böyle büyük bir şeyin nasıl başladığını bilmek güzel. Sürekli bir mücadele içindeydik. O mücadelenin ilk hedefi de bendim.* Ama ilk başta yaşadığımız o enerji muhteşemdi.

*Alacakaranlık'a seçilme konusunda yönetmenin stüdyoyla yaşadığı sorunları ve seçildiği zaman hayranların ona karşı başlattığı kampanyaları kastediyor.

ÇN: Röportaj bir bütün değil, daha çok toplama alıntılardan oluştuğu için bir bütünlük söz konusu değil. Yani anlaşılmaz cümleler için üzgünüm :(

ÇEVİRİ: elwiens
Kaynak | RPLife

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder