16 Mart 2012 Cuma

The Sunday Times Röportajı (Şubat 2012)


Film adaptasyonu hakkında

Karakterle bütünleştikçe fikirlerim değişti. Georges sürekli kainat tarafından yenilgiye uğratılıyor ama dönüp bundan asla ders çıkarmıyor. Onun başarısı karakterinin kötülüğünden geliyor. Kimse berbat kişilikli birinin başarısını görmek istemez. İşte rolü tercih etme nedenim bu.

Donellan ve Ormerod'un tiyatrodan alışkın oldukları beş haftalık provalar hakkında

Yapacak bir şey kalmadığında mimikler ve saçma sapan doğaçlamalar yapıyordum. Bir gün Holliday'le (Grainger) birbirimize saatlerce bağırarak prova yaptık.

Duroy'un inançsızlığı ve "Yaşadığımız hayattan başka hayat yok," sözü üzerine 

Kitap değerlere hakaret eder bir şekilde yazılmış. Tanrı'yı sadece İsa'nın babası olarak düşünmek oldukça komik. Ama filmde çok fazla acı var, o yüzden tahmin ettiğim kadar komik olmayacak.

(Pattinson, sona doğru Georges'un mihraba dönüp serveti için Tanrı'ya şükrettiği kısmın da çekilmiş olmasını diliyor.)

Alacakaranlık hayranlarının Georges hakkında ne düşünecekleri üzerine

Bunu bende merak ediyorum. Georges'u istediğim gibi kötü biri olarak ortaya çıkaramadım, yani onları çok da gücendireceğimi sanmıyorum.

Alacakaranlık hayranlarının film izleyisi olarak görülmemesi ama aslında tam tersine öyle olmadıkları ve ona sürekli kitap önerilerinde bulunmaları üzerine

Belki kitapları da film izler gibi okuyorlardır. 'Adam gömleğini çıkarır...' *çığlık atmak ister gibi ağzını açıyor*

İlk başlarda Alacakaranlık'ın büyük ses getiren bir seri değil de ciddi, bağımsız, kendi halinde bir film olacağını düşünmesi hakkında

Kimse benim gerçekten de böyle düşündüğüme inanmıyor. Ama gerçekten de böylesi büyük bir yapım olabileceğini hiç hayal etmemiştim.


Seri filmlerin zorluğu hakkında

En önemli nokta karakterin asla değişmemesi. Bu yüzden bir süre sonra onu nasıl oynayacağın hakkında fikirlerin tükeniyor. Mesela son filmde Bella ile Edward'ın ilk defa tartıştıkları bir sahne vardı ve ben o sahnede nasıl oynayacağımı bilememiştim çünkü sonuçta bu tartışma onların ayrılığına sebep olmuyor.

Arka fonda çalan berbat pop şarkısını duyunca

Bu şarkı Alacakaranlık soundtrackinden.

Cosmopolis senaryosu hakkında

Şimdiye kadar okuduğum en garip şeydi.

(Son zamanlarda üç farklı proje üzerinde çalışıyor ve bunların hiç birinden söz etmiyor. Yeni saç kesimi de bu projelerden birinin denemeleri içinmiş.)

Bir sonraki adımının ne olacağından emin olamaması üzerine

Kimse 'Bana Pattinson'ı getirin' demiyor. Bana göre en iyi senaryo, yazarın aklındaki kişi üzerine yazılandır ama ben hala sinema dünyası içerisinde bir yer edinebilmiş değilim. Henüz belirli bir izleyici kitlesine sahip olacak kadar iş yapmadım. Hala durup da 'Bakalım Alacakaranlık'taki oğlan bu defa ne yapmaya çalışmış' diyenler var. Benim hakkımda ne düşündüklerinin farkındayım ki beni çılgın şeyler yapmaya yönelten şey de bu.

Kendi için çizdiği sınırlar hakkında

Bir denizci rolünü geri çevirdim çünkü denizcilerin bana yüz karası muamelesi yapmasını istemedim. *boş boş gülüyor* Elimde silah olabilecek ve etrafta koşturabileceğim bir şeyler yapmak istiyorum.

Kristen'la beraber aynı evde yaşadıkları sorusuna

Hımm... sanırım en iyisi bu konular hakkında konuşmamak.

George Clooney'in Los Angeles'ta cadde kenarında olan ve içinde rahat rahat yaşadığı evini gördükten sonraki duyguları hakkında

Bu bana dünyanın en ünlü insanı bile olsan hala bir ev sahibi olup içinde rahat rahat yaşayabilecek olma ihtimalini hatırlattı. Saklanmak için her şeyi yapıyorum çünkü insanlar bulunduğum yeri öğrendikleri an dışarıda 24 saat kamp yapıyorlar. Ve bu sizi çıldırtıyor, çünkü kaçacak yeriniz yok. Bu sizin dışarı çıkma, birisiyle buluşma, konuşma isteğinizi köreltiyor ve sonunda korkunç derecede sıkıcı bir insan oluyorsunuz.

Yaşadığı bu buhranı Sean Penn gibi kendini kaybederek yansıtmayışı ve bunu ailesiyle paylaşarak dışarıya vurması üzerine.

Ailem benim deli olduğumu düşünüyor. Sadece onlara dökülebiliyor ve 'Kendimi öldüreceğim!' diyorum. Hepsi benim işimden nefret ettiğimi sanıyor ama bu sadece yaşadığım sıkıntının dışa vurumu.

çeviri: elwiens

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder