Robert Pattinson, Anka Kuşu
Alacakaranlık'tan sonra başka bir hayat var mı? Aktörün, sanat filmlerinde oynayarak ve Dior ile iş birliği yaparak cevap vermeye çalıştığı soru da bu.
"En önemli şey sakinliğinizi korumak." Hollywood'un odak noktası olarak göz önünde geçirdiği 5 yıldan sonra Robert Pattinson nihayet bazı şeyleri anlamış durumda. Köpeğini Los Angeles sokaklarında dolaştırdığı zamandan bu yana onu böyle görmemiştim. Onunla her konuştuğumuzda hep bir tedirginlik sezerdik. Hatta Robert'ın kendisi bile filmlerde canlandırdığı rollere uygun olmadığını saklamıyordu (ya da saklamak için çaba göstermiyordu). "Asla izlemeyeceğiniz filmlerde oynamak işleri karıştırıyor, böyle bir film hakkında konuşmak, onu tanıtmak, seyirciyle bağ kurmak çok zor. Cosmopolis'te David Cronenberg'le çalışana kadar hep rolleri şans eseri aldığımı, seçme şansımın olmadığını hissederdim. Sadece suyun üstünde kalmak için çabalıyordum. Hayatımda ilk defa bir role yeteneğim için seçildiğimi hissettim. David bana o güveni verdi. Bu bir aktör olarak kendime bakış açımı değiştirdi."
Belki de şu an, önemli bir parfüm markasının yüzü olması, yüzünü Dior Homme'a kiralaması (yüklü bir miktar para karşılığında) ve dünya üzerinde pek çok reklam afişinde resimlerinin yer alması için uygun bir zaman değil. Şey, hayır. Tabii ki Dior, Rob Pattinson'a teklifte bulunan tek marka değil. Daha öncesinde de pek çok marka Alacakaranlık'în oyuncusunun popülerliği üzerinden para kazanmaya yeltendi. Fakat öyle görünüyor ki Fransız moda evi onu tavlamak için doğru kelimeleri buldu. Ya da daha doğrusu kelimeden çok ona özgürlük verdi. Pattinson bu şansı hayallerini gerçekleştirmek için kullandı: Yetenekli ve bağımsız yönetmen Romain Gavras ile çekim yaparak. "Onunla uzun zamandır iletişime geçmeye çalışıyordum ama telefonlarıma cevap vermiyordu. Dior bana geldiğinde kendi kendime 'Eğer ona bir Dior reklam filmi teklifiyle gidersem eminim benle çalışır' dedim." Bingo! Gavras teklifi kabul etti, aktörün imajına sanatsal bir meşruiyet kattı ve Dior'un başarılı bir kampanya yürütmesini sağladı.
Yönetmenin filmi adeta şampanya köpüğü gibi, Rob ve Camille Rowe'ın eğlenip sigara içtiği, eski model bir BMW ile plajda amaçsızca dolaştıkları görüntülerle 60ların o hoş havasını yansıtmış... Fazlasıyla New Wave/Yeni Dalga kokuyor; baştan çıkarıcı ve canlı. Genç kızların pop yıldızlarına duydukları hayranlığı Robert, anarjist tavırlı Gavras'a duyuyor: "O dünyayı çok başka bir gözle görüyor, fazla güvenli biri. Ben ise fazla evhamlıyım, bu bazen sinir bozucu, bazen de bu emniyetsiz hallerim kendimde bulduğum en ilginç yanım oluyor."
Şunu açıklığa kavuşturalım, konu Robert Pattinson ise orada kayda değer bir yanlış anlaşılma vardır. Rol arkadaşı Kristen Stewart ile yaşadığı aşk, inişli çıkışlı ilişkileri, ayrılıkları bile bu konuyu aydınlatmakta yardımcı olmuyor. Ve o da bunun farkında: "İnsanlar oynadığım birkaç filmi görüp kim olduğum konusunda yargıya varıyor. Bu doğal tabii. Benim üzerime düşen ise çalışmak istediğim yönetmenler arayışına girmek. Bunu deniyorum ama sanırım önce çekingenliğimi aşmalıyım. Ve birkaç gün önce başıma şöyle bir şey geldi; bir davette hayatımın kahramanıyla karşılaştım. Ertesi gün ona mesaj attım ve onunla çalışmak istediğimi söyledim. Ondan cevap alamadığım o 3 saatin sonunda neredeyse bir başka mesaj daha atıp "Özür dilerim, üzgünüm, bu benim için biraz fazla cüretkardı," diyecektim. Ama sonra mesajıma cevap yazdı!"
Pattinson, aşık bir genç kız gibi kırılgan. Sahip olduğu tutku ve açık sözlülük profesyonel hayatını zorlaştırıyor. Yinelemekte yarar var; Cosmopolis ve Cannes Film Festivali'ne gidişi kariyerinde bir dönüm noktası oldu: "Kendime ne istiyorsam onu yapacağıma dair söz verdim." Bütün profesyonellerin ona erkek izleyici edinmesi gerektiğini sözlediği bir dünyada bu çokta kolay değil tabii. "Ben daha 'erkek izleyici edinme'nin ne anlama geldiğini bile bilmiyorum! Adamlara zorla filmlerimi izletecek değilim ya!" diyor gülerek. Fakat genç aktör çokta toy değil, sağukkanlı olmanın Hollywood'un ilgisini çektiğinin farkında. "Her şeyden önemlisi bu bir pazarlama işi ve pazarlamada da en önemli şey istikrarlı olmaktır. Bu da yeri geldiğinde pek çok teklifi reddetmeniz gerektiği anlamına geliyor. Tabii ki bu sektör çok tempolu çalışıyor, yapılan teklifleri reddetmeniz sizi hiç teklif almama riskiyle de karşı karşıya getiriyor. İşte o zamanda tek yapmam gereken 'Dans with the Stars' (Ünlülerle Dans) seçmelerine katılmak olur sanırım."
Werner Herzog'un yeni projesinde James Franco ve Naomi Watts (bu konuda resmi bir açıklamada bulunmuyor) ile rol alacağını söylüyor. En son 'Hesher' ve 'Animal Kingdom'ın yazarı, Avustralyalı yönetmen Nash Edgerton'ın yakın dostu David Michod'ın yeni filmi The Rover'da rol aldı. Michod ve ekibiyle çalışması Amerika'daki bağımsız film severler tarafından takdir edilmek adına güzel bir tercih. Pek yakında ise kendisini, manevi babası olarak gösterilen Cronenberg'in Maps to the Stars'ında göreceğiz. Filmin senaryosunu, Amerika'nın yeni jenerasyon yazarları arasında en iyi isim olarak gösterilen Bruce Wagner kaleme aldı.
Pattinson, anti sosyal ve ezilmiş bir kişiliğin arkasına saklanmayı sevse de kararından dönmüş değil; cesaret isteyen bir kariyer yaratıyor ve kariyeri de kişiliğini yansıtmaya başlıyor. Sonuçta DiCaprio da genç kızların sevgilisi olarak anılmıştı, hatta Brad Pitt, David Fincher, Neil Jordan ya da Terry Gilliam gibi yönetmenler ona şans tanımadan önce Dallas'ın birkaç bölümünde oynayıp Telma ve Louise'de kaslarını göstermemiş miydi? Kimse onları yaptıkları işler yüzünden suçlamadı. Ve biz de çok iyi olmayan filmlerde oynadığı için Rob Pattinson'ı affedeceğiz. Dior'un bayan çalışanlarının gözü üzerindeyken en azından bundan sonra moda konusunda daha dikkatli olacağını söylüyor gülerek. "Modayı seviyorum ama insanların beni giyimim yüzünden yargılayacakları fikrini düşündükçe kendimi rahatsız hissediyorum o yüzden de hep aynı kıyafetlerle dolaşıyorum. Mesela bakın, bu üzerimdeki Dior ceketi bana verildiğinden beri hergün giyiyorum!" Ama yine de hiçbir şey için geç değil Rob. Umalım da mükemmel bir görünüm kazanırken açık sözlülüğünü kaybetmesin. "Birkaç ay önce kadın kıyafetleri çizmeye başladım, couture kıyafetler..." diyerek kahkahalara boğuluyor. "Bu muhtemelen aklımı kaçırdığımın işaretiydi." Kendi sözlerinin aksine kırılgan, dokunaklı ve sinir bozucu şekilde seksi. Gençlik idolü Pattinson, artık tam adam.
Dergi taramaları için tıklayın.
Çeviri: elwiens
RPLife
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder