17 Ağustos 2013 Cumartesi

GQ Almanya Röportajı (Eylül 2013)

ÖLÜMDEN DÖNÜŞ

Hoşçakal vampirlik. Robert Pattinson Cannes'da tanıtılan filmleri ve Dior Homme'un yüzü oluşuyla kendine yeni bir kariyer yaratıyor.

Fransızca; nereye giderseniz gidin her yerde Fransızca duyuyorsunuz. Bu durum Beverly Hill Hotel'in alışık olduğu bir şey değil ama bunun nedeni Dior ekibinin şu anda burada bulunuyor oluşu. Bu öğleden sonra herkes ve her şeyin tek odak noktası Dior Homme'un yeni yüzü Robert Pattinson. Bir zamanlar Alacakaranlık'ın yıldızı, gençlerin ilgi odağıyken şimdi yetişkin bir oyuncu olarak Cannes'daki başarılarıyla kendine yeni bir hayat kuruyor. Pattinson evhamlı biri hiçbir zaman rahat değil. Sigara kullanma alışkanlığını şu aralar sonlandırmış. Ama buna rağmen oturduğu koltukta yanında bir paket sigara duruyor. Sigarayla oynuyor, elinde evirip çeviriyor. Belki de 27 yaşında kariyerinin 2. yarısını başlatan herkes böyle gergin oluyordur.

-Bay Pattinson bir süredir ağzınızdaki sigarayı çiğniyorsunuz. Yoksa o çikolatadan ya da sakızdan falan mı?

Rob: Cidden utandırıcı olacak ama bu aslında bir elektronik sigara.

-Neden artık sigara içmiyorsunuz?

Rob: Bırakmam gerekiyordu. Tıpkı Alacakaranlık'ın vampiri olmayı bırakmam gerektiği gibi.

-Artık sigara içmiyorsunuz ve saçlarınız kısaldı. Bu tarz şeyler yeni bir kariyer için temiz adımlar değil midir?

Rob: Bence saçlarım sorunuzu bizzat cevaplayabilir onların adına söyleyecek bir şeyim yok. Sadece insanların neden saçlarım konusunda neden bu kadar takıntılı onu merak ediyorum. Bir keresinde bir TV programında Heidi Klum bana 'Hey Rob, saçlarının böyle güzel görünmesi için ne yapıyorsun?' demişti.

-Kötü görünen saçlarla dolaştığınız dönemler oldu mu?

Rob: Bir ara berbat bir atkuyruğum vardı. Geriye doğru vazelinle yatırıyordum. Bir de üstüne tonla sprey sıkıyordum. Suyunu çıkarmıştım yani. Ama şunu söyleyebilirim ki o zamanlar çok gençtim, henüz bir adam bile sayılmazdım.

-Ama şimdi olduğunuzu söyleyebiliriz. Dior Homme reklamında Breathless/Serseri Aşıklar filmindeki Jean-Paul Belmondo'yla benzeşiyorsunuz değil mi?

Rob: Duyarlılığı olan ama yine de özgürlüğünden düşkün bir adamı canlandırmayı gerçekten çok istiyordum. Çünkü erkeklerin daha erkeksi görünerek rol yapmalarını utandırıcı buluyorum.

-Daha gençken modellik yaptığınız dönemlerde neredeyse kız gibi görünüyorsunuz. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
Rob: Hayır, çünkü o zamanlar çok küçüktüm. Bir kariyer derdim olmadan sadece kızlarla tanışmak için modellik yapmıştım. Paramın ucu ucuna yettiği bir hayatın içinden geçtim. Bir moda çekimi için resim çektirip 20 pound alıyordum.
 

-Alacakaranlık'tan sonra her şeye sahip oldunuz. Bu tarz bir başarı kim olduğunuzu keşfetmenizi sağladı mı?

Rob: Bildiğim tek bir şey var o da sonunda bir yerlere varacağım. Son zamanlarda daha önce fark etmediğim bir şeyi kavradım ki kamera karşısına geçip insanları inandıracak şekilde rol yapabiliyorum.

-İçinde bulunduğunuz şöhretin standartları çok farklı. Öyle ki meslektaşınız Emma Watson bile senin yerinde olmak istemediğini belirtti. Bu durumda nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsunuz?

Rob: Sadece çalışıyorum -sürekli. Sanki günün 24 saati çalışıyormuşum gibi hissediyorum. Kafayı sıyıracak vaktim kalmıyor yani. İnsanın aklını kaçırmasına engel olan en güzel şeylerden biridir çalışmak. Mesela şu anda otelimin önündeki keşmekeşi umursamıyorum. Ama barda bu durum farklı. Orada suratımı dağıtmak isteyen bir sürü adam var.
-Durduk yere mi?

Rob: Evet. Hiçbir nedeni olmadan.


-Sırf yüzünüzü otobüslerin üzerindeki reklamlarda görüyorlar diye mi?


Rob: Belki. Bu yeterli bir neden olabilir.


-Sizin gibi birinin gelecek 5 yıl planı nedir?


Rob: Oynadığım her filmin Cannes'a gidebilmesi. David Cronenberg'in Cosmopolis'ini çekmem bana yeni imkanlar verdi. Yani David benim bir aktör olmamı sağladı.

-27 yaş şov dünyası için tehlikeli* bir yaş ve duyguların tamamen değiştiği bir çağdır.

Rob: Ne yani size bu yıl ölüp ölmeyeceğimi söylememi mi istiyorsunuz? Edward Cullen'ı canlandırdığım o uzun süre boyunca ben zaten ölüydüm. Cronenberg'le film yaptığımdan beridir farklı bir hayat yaşıyorum. Çünkü 27 yaşımda daha yeni yeni insanlar benimle bir yetişkinmişim gibi konuşuyor. Alacakaranlık zamanında herkes beni 'sadece' bir ünlü olarak ele alıyordu. Ve inanın kimse ünlü insanları sevmez.

-Bunu düşünmenize sebep olan ne?


Rob: Süper-Pattinson-Etkisi. Birden bir adam ortaya çıkar, ünlü ve zengin olur. Bu durum diğer insanları fazlasıyla endişelendirir.

-Verilen ödüller, özel muameleler kendinize güvenmeniz açısından iyi şeylerdir. Sizce kendinizden emin olmanız için en önemli şey nedir?

Rob: Benim için en önemli şey hala ailem. Öyle ki rol alacağım filmlere bile onlar karar veriyor.
 

-Yani kariyer planların ailene mi bağlı?

Rob: Evet. Yani sonuçta benim yüzümden bir ton stres yaşıyorlar. Alacakaranlık'ın Pattinson'unun ailesi olmayı onlar istemedi sonuçta. Ve bunu üzülerek söylüyorum onlar da sık sık paparazzilerin ziyaretine maruz kalıyorlar.

-Kim gibi olmak isterdiniz? Gelecek planları yaparken kendinize örnek alıp takip ettiğiniz aktörler var mı?

Rob: Joaquin Phoenix. Oyunculuğu onun hayatının nedeni.
-Fakat hazırladığı belgeselde kendiyle ve Hollywood'la dalga geçiyordu ve artık oyunculuk yapmak istemediğini söylüyordu.

Rob: Ben de hayatım boyunca oyunculuk yapmak istemiyorum.

-Ne yapacaksınız peki? Silikon Vadisi'nde bir şirket kurup bilgisayar programları mı satacaksınız?

Rob: Bir sonraki mucizeyi bekliyorum. Bir keresinde oyunculuğu bırakmaya karar vermiştim. Sonra Little Ashes'ta rol aldım. Salvador Dali'yi canlandırdım ve pek çok çıplak sahnem oldu. Hatta mastürbasyon bile yaptım. Yani gerçekten. Ve bundan birkaç gün sonra Alacakaranlık'ta oynamam için teklif geldi.

-Şimdilerde hangi rolü seçeceğinize karar vermek uzun zamanınızı alıyor mu? Yoksa bu sizin durumunuz temel alındığında sakıncalı bir durum mu olur?

Rob: Uzun zamana ihtiyacım oluyor. Ama elimi çabuk tutmayı öğrenmeliyim. Çünkü yapımcılar bugünlerde uzun beklemelere tahammül edemiyorlar, ya kabul ediyorsundur ya da değil. Bir de birkaç rol için biraz daha yaşlı olmayı dilerdim. Çünkü bazı filmler için fazla genç kaçabiliyorum.


-Mesela?

Rob: Mesela Bel Ami'yi çektiğimde o karakter için fazla gençtim. Georges görmüş geçirmiş, akıllı biri ama buna rağmen ruhsuz ve ahlaksız da aynı zamanda. Ona iyilik yapan herkes -ki bunların çoğu kadınlar- sonunda ondan bir darbe yiyor. Yani o herif pislik olmaz konusunda çok iyi.

-Belki şimdi olsa sağlam bir pislik karakteri oynayabilirsiniz?

Rob: Kesinlikle!

*27 yaşında trajik şekillerde hayatlarını kaybeden ünlü oyuncu ve şarkıcılara atıfta bulunuluyor.

Derginin taramalarına ve dergide yer alan resimlere ulaşmak için tıklayın.
Almaca'dan İngilizce'ye çeviri: @KStewandRpatz ve ToR
Türkçe çeviri: elwiens
RPLife

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder