22 Nisan 2014 Salı

Wienerin (Avusturya) Röportajı [Eylül 2013]

Sonunda Tam Bir Yetişkin

"Yıllardır, Alacakaranlık filmlerini yapıyordum. Şimdi, 2 yıllığına bir ara vereyim desem, yerimi dolduracak 50 tane aktör var."

"Lüks demek bir şeyler için endişelenmek zorunda olmamak demek."

"Geleneksel erkek figürü artık bir işe yaramıyor."

Robert Pattinson erkeklik, lüks ve kişisel tarzı hakkında konuşuyor.

Dior parfümünün yeni yüzü olarak kendini nasıl hissediyorsun?

Dior teklif sunduğunda, şok içindeydim. Dior - ismi bile bir efsane... Tam Alacakaranlık serisinin bitişiyle teklifte bulundu yani zamanlama iyiydi. İlgimi çekmeyi gerçekten başardılar.

Yani kolay bir lokmaydın?

Kolay lokma mı? Hayır! (gülüyor) Eskiden reklamlarda yer almak çok da ilgimi çekmezdi çünkü gerçek bir aktörün bunu yapacağını hayal edemezdim. Ama bu sırada, birkaç filmde yer aldım ve bir aktör olarak kendimi geliştirdim. Beyin fırtınası yapmak için Dior reklamının yönetmeniyle bir araya geldiğimizde, bu sanatsal fikir beni büyülemişti. Sonra birden düşündüm ki burada yaptığımız şey küçük bir film. O andan itibaren bu iş için can atmaya başladım. Bu yönden bakılınca, Dior kampanyası beni kamçılamıştı çünkü film geçmişime [bir rekalm filmi] eklemenin en heyecan verici şekliydi Dior.

Dior erkeği demek lüks ve doğal zarafet demek. Peki bu kavramlar kişisel olarak sana ne ifade ediyor?

Aklıma ilk olarak kolaylık geldi. Bence gerçek lüks, bir şeyler için endişelenmek zorunda olmamak demek. Dior reklamının çekimlerinde bunu gerçekten hissettim.


Dior Homme'un yüzü olarak, kendi yaşıtların olan adamlara hitap etmen gerekiyor. İçinde bulunduğun jenerasyonunu nasıl tanımlarsın?

27 yaşımdayım ve artık kimsenin bana çocukmuşum gibi davranmadığını fark ettim. Birden bire etrafındakiler tarafından daha farklı, bir yetişkin olarak algılanmak tuhaf hissettiriyor. Kendi jenerasyonumun nasıl olduğunu tam olarak belirlemek güç. Benim yaşımdaki çoğu insan için geçmiş 10 yıl bir değişim dönemi gibi ve bazıları ise hayatın en basit gizemlerini sorgulamaya çalışıyor. En azından ben yapıyorum (sırıtıyor).

Erkeklik kavramı senin için ne ifade ediyor?
Günümüzün modern dünyasında erkeklik artık bir işe yaramıyor. Erkekler için garip bir dönemdeyiz. Ee, aslında kızlar için de garip bir dönemdeyiz (gülüyor). Erkeklik benim için her zaman güvenilir ve biraz da dayanıklı olmak demekti. Ama erkeklik aynı zamanda birçok belirsiz şeyi de kapsar. Bir aktör olarak, karakterinizdeki kesin belirsizlikleri açıklamak zorundasınızdır. İkiniz de aynı anda güvenilir, vahşi, sevgi dolu ve tasasızsınızdır. Bu, erkeklikle bağdaştırabileceğim bir şey mi, pek emin değilim. Ama şunu biliyorum ki bazı prensipler geçtiğimiz birkaç yıl içinde değişti.

Geleneksel erkeklik çoğunlukla "Yalnız Kovboy" imajıyla bağdaştırılır. Özgürlük senin için önemli midir?

Elbette. Bir kez toplumun bir parçası haline geldikten sonra, mesleki hayatınız sınırlanmış demektir. Artık klişeleşirsiniz ve insanlar sizi tek bir karakterle bağdaştırır durur. Bazen insanların beni algılayış şekilleriyle dalga geçmeden edemiyorum. Sanatsal özgürlük istiyorum, her ne kadar bu kendime yeniden ve yeniden meydan okumak anlamına gelse de. Son rollerimden biri, "The Rover", bu arada o rol çok özgürleştiriciydi. Filmi Avustralya'da, adeta hiçliğin ortasında çektik. Oynadığım karakterin dişleri yoktu, baştan aşağı sırf çamur ve pislik içindeydi. Ama umursamadım. Etrafta yarı çıplak dolaşıyor, sürekli izlendiğiniz zamanlarda yapamayacağınız şeyleri yapabiliyordum.

Oynadığın karakterler genellikle stil sahibi oluyorlar. Sen kendi tarzını nasıl tanımlarsın?

Günden güne giydiğim birkaç basit kıyafetim var. Konu kıyafetler olunca, benim için önemli olan nokta, kıyafetin kesimidir. Eğer kıyafetler üzerime uyuyorsa, gerisi önemli değil, eskiyene kadar giyerim.

Moda konusunda örnek aldığın isimler var mı?

Jack Nicholson. Kıyafetleri sadece bir gereklilik gibi gören insanları hep sevmişimdir. Bu muhtemelen erkeklerin doğasında olan bir şey. Genellikle modaya uyan, uzun süreli, kaliteli kıyafetleri severim. Yalnızca tek bir kıyafete sahip olmak ne harika olurdu diye düşünmüşümdür hep - her yerde, her şekilde giyebileceğin tek bir kıyafet.

Robert Pattinson Aslında Neleri Sever

Senin...

Rahatlamak için gitmeyi tercih ettiğin yer neresidir?

İngiltere'de kırsal kesimler.

En sevdiğin kitap?

Martin Amis'in "Everything" kitabı.

En sevdiğin şarkıcı?

Sanırım Van Morrison.

Tercih ettiğin zaman dilimi?

Bir önceki gün ne yaptığıma bağlı.

Geçmişten en sevdiğin anın?

Gerçekten yok... Ama muhtemelen müzikle alakalı bir şeydir.

En sevdiğin hayvan?

İki köpeğim.

En sevdiğin kelime?

Evet!

Blogumuz adına çeviriyi yapan: Nur Güven
Kaynak linki belirtilmediği sürece blogumuzdan çeviri alınması kesinlikle yasaktır. 
RPLife

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder