"Finans Dünyasının Bir Anlamı Yok"
David
Cronenberg'in ilk önce Cannes'da gösterilen yeni filmi "Cosmopolis",
festivalde aldığı tepkilerin ardından vizyon turuna başlamış durumda. Cannes'da
görüşme imkânı bulduğumuz yönetmen, "Cosmopolis" ile filmografisindeki
iddialı edebiyat uyarlamalarına bir diğerini ekliyor ve hem içeriğiyle hem de
göz alıcı oyucu kadrosuyla yılın en dikkat çeken filmlerinden birisine imza
atıyor.
Don
DeLillo'nun ilk olarak 2003 yılında yayımlanan ve o dönemde farklı tepkiler
çeken meşhur romanı "Cosmopolis", iddialı bir sinema uyarlamasıyla
karşımızda... İddialı, çünkü DeLillo'nun kendine özgü yazım tarzını sinema
diline aktarmak gerçekten kolay değil. Fakat kamera arkasındaki isim Davdi
Cronenebrg olunca seyircinin merakı daha da artıyor, zira Kanadalı usta
geçmişte 'sinemaya uyarlanması imkansız' kabul edilen bazı romanlardan muhteşem
filmler çekmeyi başarmıştı; "Crash/Çarpışma" veya "Naked
Luch/Müthiş Yemek" gibi...
Romanın
sadık bir uyarlaması olan "Cosmopolis", tek bir günde ve büyük ölçüde
bir arabada geçiyor. Söz konusu araba, filmin başkarakteri Erci Packer'ın
(Robert Pattinson) aynı zamanda 'ofis' olarak kullandığı dev bir limuzin. Saç
traşı olmak üzere evden çıkan Eric, Manhattan'daki ayaklanmalar, Başkan'ın şehre
yaptığı ziyaret, suikast girişimleri ve benzeri 'olaylar' arasında arabasıyla
ilerliyor. Buluştuğu çeşitli insanlarla finans dünyasının geleceği üzerine atıp
tutuyor ve çeşitli kadınlarla sevişiyor...
DeLillo'nun
romanı bu olayları okuyucunun zaman ve mekan algısını epey zorlayacak bir
kurguyla aktarırken, Cronenberg'in 'sadık uyarlaması'nı da fazla geveze ve
takibi zor bulanlar mevcut. Öte yandan bu son derece orijinal ve zor metni
sinemaya taşırken, günümüz dünyasıyla kurduğu bağlantıları takdir edeler de...
Bu nedenle ilk gösteriminin gerçekleştiği ve Altın Palmiye için yarıştığı
Cannes'da hem olumlu hem de olumsuz tepkiler alan "Cosmopolis",
aradan çok zaman geçmeden Amerika ve Avrupa'da vizyona girdi. Gerek uyarlandığı
roman, gerek Cronenberg'in her daim ilgiye layık imzası, gerekse kalabalık
oyuncu kadrosuyla son dönemin en merak uyandıran filmlerinden
"Cosmopolis"i, Cannes'da yaptığımız söyleşide yönetmenle konuştuk.
Cronenberg, başrole neden Alacakaranlık serisinin yıldızı Robert Pattinson'ı
seçtiğini, "Cosmopolis"in Wall Street işgalinden etkilenip
etkilenmediğini ve son dönem filmlerini 'farklı' bulanlarla ilgili fikirlerini
dürüstçe paylaştı.
-Wall Street
işgali "Cosmopolis"i nasıl etkiledi? Senaryonuzu 3 yıl önce
yazmıştınız ama filmin global finansal çöküş ve New York'taki antikapitalist
eylemlerle ilgili sahneleriyle günümüzde yaşananlar arasında büyük benzerlikler
var.
Wall Street
işgali filmi hiçbir şekilde etkilemedi. Çekimler sırasında zaman zaman kurgusal
değil de belgesel bir film çekiyormuş gibi hissettiğimizi itiraf etmeliyim ama
gerçek şu ki "Cosmopolis"in amacı bugünkü ekonomik durumumuzun bir
analizini yapmak değil. Yazdığım senaryo Don DeLillo'nın kitabının çok sadık
bir uyarlaması ve o da bu kitabı 12 yıl önce yazdı. DeLillo'nun yazdıklarının
geleceğe yönelik çok isabetli, kahince tahminler içerdiği ortaya çıktı sadece.
Çekimler boyunca paralellikleri hep fark ettik tabii. Sokaklarda yaşananlara
çok benzeyen sahneler çekiyorduk Robert'la. Bu bayağı acayip bir şeydi. Erci
Packer'ın suratına bir pasta yediği sahneyi çekmemizin hemen ertesi günü
televizyonda Rupert Murdoch'ın suratına bir pasta yediği anı izlediğimi
hatırlıyorum mesela. Dolayısıyla, evet, New York sokaklarındaki antikapitalist
isyan hareketleriyle ilgili sahneler çekerken bir yandan gazetelerde eylemlerle
ilgili haberleri okumak tuhaftı.
-Peki bu
işgal hareketi ve kapitalizm karşıtı sokak protestoları hakkında siz ne
düşünüyorsunuz?
Bence biraz
tuhaf ve göründüğü gibi değil. Düşünecek olursanız, Wall Street işgali hareketi
hiçbir şekilde antikapitalist değil. Eylemciler, komünist ya da sosyalist
değiller, kapitalizmden nefret etmiyorlar ve niyetleri de kapitalistleri
alaşağı etmek değil. Tam aksine kapitalist olmak istiyorlar, kapitalist rüyanın
bir parçası olmak istiyorlar. O yüzden dürüst olmak gerekirse onlar hakkında ne
düşüneceğimi bilemiyorum.
-Robert
Pattinson'ın daha önce genlik idolü olması, Eric Packer rolünü ona verme
kararınızı ne şekilde etkiledi?
Bu tür
şeyleri görmezden gelmem gerekiyordu. Rob'un geçmişi, yalnızca ona şöhret
kazandırmış olması ve dolayısıyla onun ismini kullanarak film için para
bulmamızı sağlaması bakımından önemliydi. Şöhretiyle bütçenizi destekleyecek bir
aktörle çalışmayı tercih etmek yaratıcı sürecin bir parçası değil, filmi
gerçekleştirmek için gerekli pragmatik sürecin bir parçası. Yatırımcıların
heyecanlandıracak bir isme ihtiyaç vardı ve bu da Rob'da vardı. Ama
"Cosmopolis"i çekmeye başladığımız anda onun da benim de daha önce
yaptığımız her şey geçmişte kaldı. Sanki o da ben de daha önce başka bir film
çekmemiş gibiydik. Yeni bir şey yaratırken öncekileri unutmanız gerekir çünkü
onlar yeni sette hiçbir işinize yaramaz.
-Peki Robert
Pattinson'ın bu rol için doğru kişi olduğuna nasıl karar verdiniz?
Colin
Farrell, "Total Recall"un yeniden çevrimi için filmi bırakınca
sıfırdan başlamak zorundaydım. O arada kitaba sadık olmam gerekiyorsa daha genç
birini bulmam gerektiğini fark ettim, 20 yaşlarında biri olmalıydı. Rob'u ilk
"Twilight/Alacakaranlık"ta görmüştüm tabii ki ama onu
"Cosmopolis" için ideal aktör haline getiren şeyin daha önce o seride
yaptıklarıyla hiçbir ilgisi yoktu. Yaptığı diğer işlere baktım ve özellikle
genç Salvador Dali'yi oynadığı "Little Ashes" aslı İspanyol filminde
izledikten sonra zor rolleri oynamaktan korkmayan gayet ilgi çekici ve ciddi
bir aktör olduğunu düşündüm. Onu bu yüzden seçtim. Telefonda uzun uzun
konuştuk. Rob çok korkuyordu. Bu rolü oynamak için yeterince iyi olduğumu
düşünüyor musun gerçekten, diye sordu bana. Filmini mahvetmekten korkuyorum,
dedi. "Cosmopolis"teki rol için mükemmel olduğuna o konuşmadan sonra
ikna olmuştum sanırım.
-Eric Packer
karakteri yaşadığımız toplumun bir ürünü. Peki bu karakter toplum hakkında ne
söylüyor bize?
Eric Packer,
finans konusunda inanılmaz yetenekli fakat insan ilişkileri konusunda çok zayıf
biri. Bu açıdan yaşadığımız toplum hakkında bize çok şey söylüyor aslında. Bir
koruması var ama şöhretli olduğu için değil bedenini korumak istediği için.
Sıradan biri olmak istiyor, bir yıldız değil. Finans dünyasını kontrol
edenlerin düşünme şekli de bu işte. Nasıl göründüklerini bilmemizi istemezler,
fotoğraflarının ortalıkta olmasını istemezler. Finansal saldırılarını dikkat
çekmeden gerçekleştirmek isterler çünkü. Yaptıklarının yarattığı etkiyle
ilişkileri öylesine kopuktur ki insanlara inanılmaz acılar verebilirler. Ama bu
zalimlik bile sayılmaz, çünkü yaptıklarının farkında değildirler.
-Eric
gerçeklikten öyle uzak ki bazen söyledikleri hiçbir anlam ifade etmiyor.
Filmde zaman
zaman onun ya da diğer karakterlerin konuşmalarını takip etmenin imkansız
olduğunu biliyorum. Neden bahsettiğini bilmenize gerek yok. Onun neden
bahsettiğini bildiğine inanmanız yeterli. Finans dünyasının da bir anlamı yok
ki zaten. Para nedir? Paranın ne olduğunu bilmiyorum, bilmiyoruz. Bu resim 75
milyon dolar değerinde diyorlar, kabul ediyoruz, bizim için hiçbir anlam ifade
etmese de. Para, her türlü gerçeklikle bağı kopuk, çok soyut bir kavram haline
geldi. Yani sonuçta, karakterlerin söyledikleri her zaman mantıklı gelmese de
umarım zihninizde yeni sorular, kavramlar ve fikirler doğmasına aracı olur.
-Don
DeLillo'nun kitabını nasıl keşfettiniz?
Portekizli
yapımcı Paolo Branco, Toronto'ya beni görmeye geldiğinde vermişti. Okudum ve
iki gün sonra ona bu kitapla ilgili bir film yapmak istediğimi söyledim.
Senaryoyu yazmak sadece 6 gün sürdü çünkü kitap müthişti; karakterleri,
felsefesi... Diyaloglar da çok güzeldi, mükemmeldi. Aslına bakarsanız filmde
duyduğunuz diyalogların bir kısmı kelime kelime kitaptan alınmıştır.
-Uyarlaması
zor görünen romanları son derece sinematografik bir anlatımla perdeye
aktarabilme yeteneğiniz meşhurdur. Uyarlamalara nasıl yaklaştığınızdan
bahsedebilir misiniz biraz?
Özellikle
filme çekilmesi zor malzemeler aramıyorum. Tek iddia bu olsaydı o kadar ilgi
çekici olmazdı. Ve doğrusu "Cosmopolis"i okuduğumda bu kitabın filme
çekilmesi güç bir roman olarak değerlendirileceği aklıma gelmedi. Öte yandan,
Don DeLillo'nun kitaplarının film hakları bugüne kadar birçok kişi tarafından
satın alınmış olmasına rağmen henüz yazarın hiçbir kitabından film yapılmadığı
doğru. Don DeLillo'nun kelimelerini film dünyasına aktaran ilk kişi olmaktan
çok memnunum.
-Kelimelerden
söz etmişken, görsel deneyimin ağırlıkta olduğu filmler çektiğiniz
kariyerinizin ilk dönemine kıyasla şimdi kelimler daha fazla ilginizi
çekiyormuş gibi görünüyor, doğru mu?
Sanmıyorum,
dil her zaman ilgimi çekmiştir. Yaratıcı köklerim sinemadan ziyade
edebiyattadır. Diyaloglar konusunda her zaman çok dikkatliydim.
"Shivers" ya da "The Brood" gibi önceki filmlerime bakacak
olursanız oradaki diyalogla düşük bütçeli korku filmlerimde sık rastlandığı
şekilde ucuz ve banal değildir. Diyaloglar konusunda her zaman stilize olmaya
çalıştım, bu hoşuma gidiyor.
"Artık Daha Ciddi Bir Sanatçı Olduğumu Düşündüğümden Korku Filmi Çekmiyor Değilim."
-Son
zamanlarda birçok kişi, günümüzün Cronenberg'inin, bahsettiğiniz o ilk dönem
filmlerinizi çeken adamdan çok farklı olduğunu düşünüyor. Aynı adam gibi
hissediyor musunuz?
Bunu
söyleyenler yaptıklarıma yeterince dikkatli bakmıyorlar galiba. Ben aynı
yönetmenim ama şimdi daha olgun ve kendinden eminim. Şu var sadece; bugüne
kadar çektiğim filmlerde bir sürü farklı dünya keşfettim ve şimdi aynı
dünyaları yeniden keşfetme ihtiyacı duymuyorum. Sıkılmak istemiyorum. Fakat
artık daha ciddi bir sanatçı olduğumu düşündüğümden korku filmi çekmiyor
değilim. Böyle düşünmenizi istemem. Yeterince ilgi çekici bir proje bulsam yeni
bir korku filmi yaparım ama bana teklif edilenlerin çoğu o kadar yoğun bir
biçimde önceki işlerimin etkisi altında ki neredeyse birer yeniden çevrim. Ben
de bunu yapmak istemiyorum.
Aynı dergide yer alan Robert röportajı: Sinema Dergisi Ağustos Sayısında Yer Alan Robert Röportajı
Taramalar: Sinema Dergisi TaramalarıAynı dergide yer alan Robert röportajı: Sinema Dergisi Ağustos Sayısında Yer Alan Robert Röportajı
SİNEMA Dergisi - Ağustos Sayısı
Yazıya döken: elwiens
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder