25 Ağustos 2012 Cumartesi

David Cronenberg'in Sinema Dergisi Röportajı

***Biraz gecikmeyle de olsa söz verdiğimiz gibi Sinema Dergisi Ağustors sayısında yer alan David Cronenberg röportajı :)


"Finans Dünyasının Bir Anlamı Yok"

David Cronenberg'in ilk önce Cannes'da gösterilen yeni filmi "Cosmopolis", festivalde aldığı tepkilerin ardından vizyon turuna başlamış durumda. Cannes'da görüşme imkânı bulduğumuz yönetmen, "Cosmopolis" ile filmografisindeki iddialı edebiyat uyarlamalarına bir diğerini ekliyor ve hem içeriğiyle hem de göz alıcı oyucu kadrosuyla yılın en dikkat çeken filmlerinden birisine imza atıyor.

Don DeLillo'nun ilk olarak 2003 yılında yayımlanan ve o dönemde farklı tepkiler çeken meşhur romanı "Cosmopolis", iddialı bir sinema uyarlamasıyla karşımızda... İddialı, çünkü DeLillo'nun kendine özgü yazım tarzını sinema diline aktarmak gerçekten kolay değil. Fakat kamera arkasındaki isim Davdi Cronenebrg olunca seyircinin merakı daha da artıyor, zira Kanadalı usta geçmişte 'sinemaya uyarlanması imkansız' kabul edilen bazı romanlardan muhteşem filmler çekmeyi başarmıştı; "Crash/Çarpışma" veya "Naked Luch/Müthiş Yemek" gibi...

Romanın sadık bir uyarlaması olan "Cosmopolis", tek bir günde ve büyük ölçüde bir arabada geçiyor. Söz konusu araba, filmin başkarakteri Erci Packer'ın (Robert Pattinson) aynı zamanda 'ofis' olarak kullandığı dev bir limuzin. Saç traşı olmak üzere evden çıkan Eric, Manhattan'daki ayaklanmalar, Başkan'ın şehre yaptığı ziyaret, suikast girişimleri ve benzeri 'olaylar' arasında arabasıyla ilerliyor. Buluştuğu çeşitli insanlarla finans dünyasının geleceği üzerine atıp tutuyor ve çeşitli kadınlarla sevişiyor...

DeLillo'nun romanı bu olayları okuyucunun zaman ve mekan algısını epey zorlayacak bir kurguyla aktarırken, Cronenberg'in 'sadık uyarlaması'nı da fazla geveze ve takibi zor bulanlar mevcut. Öte yandan bu son derece orijinal ve zor metni sinemaya taşırken, günümüz dünyasıyla kurduğu bağlantıları takdir edeler de... Bu nedenle ilk gösteriminin gerçekleştiği ve Altın Palmiye için yarıştığı Cannes'da hem olumlu hem de olumsuz tepkiler alan "Cosmopolis", aradan çok zaman geçmeden Amerika ve Avrupa'da vizyona girdi. Gerek uyarlandığı roman, gerek Cronenberg'in her daim ilgiye layık imzası, gerekse kalabalık oyuncu kadrosuyla son dönemin en merak uyandıran filmlerinden "Cosmopolis"i, Cannes'da yaptığımız söyleşide yönetmenle konuştuk. Cronenberg, başrole neden Alacakaranlık serisinin yıldızı Robert Pattinson'ı seçtiğini, "Cosmopolis"in Wall Street işgalinden etkilenip etkilenmediğini ve son dönem filmlerini 'farklı' bulanlarla ilgili fikirlerini dürüstçe paylaştı.

-Wall Street işgali "Cosmopolis"i nasıl etkiledi? Senaryonuzu 3 yıl önce yazmıştınız ama filmin global finansal çöküş ve New York'taki antikapitalist eylemlerle ilgili sahneleriyle günümüzde yaşananlar arasında büyük benzerlikler var.

Wall Street işgali filmi hiçbir şekilde etkilemedi. Çekimler sırasında zaman zaman kurgusal değil de belgesel bir film çekiyormuş gibi hissettiğimizi itiraf etmeliyim ama gerçek şu ki "Cosmopolis"in amacı bugünkü ekonomik durumumuzun bir analizini yapmak değil. Yazdığım senaryo Don DeLillo'nın kitabının çok sadık bir uyarlaması ve o da bu kitabı 12 yıl önce yazdı. DeLillo'nun yazdıklarının geleceğe yönelik çok isabetli, kahince tahminler içerdiği ortaya çıktı sadece. Çekimler boyunca paralellikleri hep fark ettik tabii. Sokaklarda yaşananlara çok benzeyen sahneler çekiyorduk Robert'la. Bu bayağı acayip bir şeydi. Erci Packer'ın suratına bir pasta yediği sahneyi çekmemizin hemen ertesi günü televizyonda Rupert Murdoch'ın suratına bir pasta yediği anı izlediğimi hatırlıyorum mesela. Dolayısıyla, evet, New York sokaklarındaki antikapitalist isyan hareketleriyle ilgili sahneler çekerken bir yandan gazetelerde eylemlerle ilgili haberleri okumak tuhaftı.

-Peki bu işgal hareketi ve kapitalizm karşıtı sokak protestoları hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

Bence biraz tuhaf ve göründüğü gibi değil. Düşünecek olursanız, Wall Street işgali hareketi hiçbir şekilde antikapitalist değil. Eylemciler, komünist ya da sosyalist değiller, kapitalizmden nefret etmiyorlar ve niyetleri de kapitalistleri alaşağı etmek değil. Tam aksine kapitalist olmak istiyorlar, kapitalist rüyanın bir parçası olmak istiyorlar. O yüzden dürüst olmak gerekirse onlar hakkında ne düşüneceğimi bilemiyorum.


"Para, Her Türlü Gerçeklikten Kopuk, Çok Soyut Bir Kavram Haline Geldi."

-Robert Pattinson'ın daha önce genlik idolü olması, Eric Packer rolünü ona verme kararınızı ne şekilde etkiledi?

Bu tür şeyleri görmezden gelmem gerekiyordu. Rob'un geçmişi, yalnızca ona şöhret kazandırmış olması ve dolayısıyla onun ismini kullanarak film için para bulmamızı sağlaması bakımından önemliydi. Şöhretiyle bütçenizi destekleyecek bir aktörle çalışmayı tercih etmek yaratıcı sürecin bir parçası değil, filmi gerçekleştirmek için gerekli pragmatik sürecin bir parçası. Yatırımcıların heyecanlandıracak bir isme ihtiyaç vardı ve bu da Rob'da vardı. Ama "Cosmopolis"i çekmeye başladığımız anda onun da benim de daha önce yaptığımız her şey geçmişte kaldı. Sanki o da ben de daha önce başka bir film çekmemiş gibiydik. Yeni bir şey yaratırken öncekileri unutmanız gerekir çünkü onlar yeni sette hiçbir işinize yaramaz.

-Peki Robert Pattinson'ın bu rol için doğru kişi olduğuna nasıl karar verdiniz?

Colin Farrell, "Total Recall"un yeniden çevrimi için filmi bırakınca sıfırdan başlamak zorundaydım. O arada kitaba sadık olmam gerekiyorsa daha genç birini bulmam gerektiğini fark ettim, 20 yaşlarında biri olmalıydı. Rob'u ilk "Twilight/Alacakaranlık"ta görmüştüm tabii ki ama onu "Cosmopolis" için ideal aktör haline getiren şeyin daha önce o seride yaptıklarıyla hiçbir ilgisi yoktu. Yaptığı diğer işlere baktım ve özellikle genç Salvador Dali'yi oynadığı "Little Ashes" aslı İspanyol filminde izledikten sonra zor rolleri oynamaktan korkmayan gayet ilgi çekici ve ciddi bir aktör olduğunu düşündüm. Onu bu yüzden seçtim. Telefonda uzun uzun konuştuk. Rob çok korkuyordu. Bu rolü oynamak için yeterince iyi olduğumu düşünüyor musun gerçekten, diye sordu bana. Filmini mahvetmekten korkuyorum, dedi. "Cosmopolis"teki rol için mükemmel olduğuna o konuşmadan sonra ikna olmuştum sanırım.

-Eric Packer karakteri yaşadığımız toplumun bir ürünü. Peki bu karakter toplum hakkında ne söylüyor bize?

Eric Packer, finans konusunda inanılmaz yetenekli fakat insan ilişkileri konusunda çok zayıf biri. Bu açıdan yaşadığımız toplum hakkında bize çok şey söylüyor aslında. Bir koruması var ama şöhretli olduğu için değil bedenini korumak istediği için. Sıradan biri olmak istiyor, bir yıldız değil. Finans dünyasını kontrol edenlerin düşünme şekli de bu işte. Nasıl göründüklerini bilmemizi istemezler, fotoğraflarının ortalıkta olmasını istemezler. Finansal saldırılarını dikkat çekmeden gerçekleştirmek isterler çünkü. Yaptıklarının yarattığı etkiyle ilişkileri öylesine kopuktur ki insanlara inanılmaz acılar verebilirler. Ama bu zalimlik bile sayılmaz, çünkü yaptıklarının farkında değildirler.

-Eric gerçeklikten öyle uzak ki bazen söyledikleri hiçbir anlam ifade etmiyor.
Filmde zaman zaman onun ya da diğer karakterlerin konuşmalarını takip etmenin imkansız olduğunu biliyorum. Neden bahsettiğini bilmenize gerek yok. Onun neden bahsettiğini bildiğine inanmanız yeterli. Finans dünyasının da bir anlamı yok ki zaten. Para nedir? Paranın ne olduğunu bilmiyorum, bilmiyoruz. Bu resim 75 milyon dolar değerinde diyorlar, kabul ediyoruz, bizim için hiçbir anlam ifade etmese de. Para, her türlü gerçeklikle bağı kopuk, çok soyut bir kavram haline geldi. Yani sonuçta, karakterlerin söyledikleri her zaman mantıklı gelmese de umarım zihninizde yeni sorular, kavramlar ve fikirler doğmasına aracı olur.

-Don DeLillo'nun kitabını nasıl keşfettiniz?

Portekizli yapımcı Paolo Branco, Toronto'ya beni görmeye geldiğinde vermişti. Okudum ve iki gün sonra ona bu kitapla ilgili bir film yapmak istediğimi söyledim. Senaryoyu yazmak sadece 6 gün sürdü çünkü kitap müthişti; karakterleri, felsefesi... Diyaloglar da çok güzeldi, mükemmeldi. Aslına bakarsanız filmde duyduğunuz diyalogların bir kısmı kelime kelime kitaptan alınmıştır.

-Uyarlaması zor görünen romanları son derece sinematografik bir anlatımla perdeye aktarabilme yeteneğiniz meşhurdur. Uyarlamalara nasıl yaklaştığınızdan bahsedebilir misiniz biraz?

Özellikle filme çekilmesi zor malzemeler aramıyorum. Tek iddia bu olsaydı o kadar ilgi çekici olmazdı. Ve doğrusu "Cosmopolis"i okuduğumda bu kitabın filme çekilmesi güç bir roman olarak değerlendirileceği aklıma gelmedi. Öte yandan, Don DeLillo'nun kitaplarının film hakları bugüne kadar birçok kişi tarafından satın alınmış olmasına rağmen henüz yazarın hiçbir kitabından film yapılmadığı doğru. Don DeLillo'nun kelimelerini film dünyasına aktaran ilk kişi olmaktan çok memnunum.

-Kelimelerden söz etmişken, görsel deneyimin ağırlıkta olduğu filmler çektiğiniz kariyerinizin ilk dönemine kıyasla şimdi kelimler daha fazla ilginizi çekiyormuş gibi görünüyor, doğru mu?

Sanmıyorum, dil her zaman ilgimi çekmiştir. Yaratıcı köklerim sinemadan ziyade edebiyattadır. Diyaloglar konusunda her zaman çok dikkatliydim. "Shivers" ya da "The Brood" gibi önceki filmlerime bakacak olursanız oradaki diyalogla düşük bütçeli korku filmlerimde sık rastlandığı şekilde ucuz ve banal değildir. Diyaloglar konusunda her zaman stilize olmaya çalıştım, bu hoşuma gidiyor.

"Artık Daha Ciddi Bir Sanatçı Olduğumu Düşündüğümden Korku Filmi Çekmiyor Değilim."

-Son zamanlarda birçok kişi, günümüzün Cronenberg'inin, bahsettiğiniz o ilk dönem filmlerinizi çeken adamdan çok farklı olduğunu düşünüyor. Aynı adam gibi hissediyor musunuz?

Bunu söyleyenler yaptıklarıma yeterince dikkatli bakmıyorlar galiba. Ben aynı yönetmenim ama şimdi daha olgun ve kendinden eminim. Şu var sadece; bugüne kadar çektiğim filmlerde bir sürü farklı dünya keşfettim ve şimdi aynı dünyaları yeniden keşfetme ihtiyacı duymuyorum. Sıkılmak istemiyorum. Fakat artık daha ciddi bir sanatçı olduğumu düşündüğümden korku filmi çekmiyor değilim. Böyle düşünmenizi istemem. Yeterince ilgi çekici bir proje bulsam yeni bir korku filmi yaparım ama bana teklif edilenlerin çoğu o kadar yoğun bir biçimde önceki işlerimin etkisi altında ki neredeyse birer yeniden çevrim. Ben de bunu yapmak istemiyorum.

Aynı dergide yer alan Robert röportajı: Sinema Dergisi Ağustos Sayısında Yer Alan Robert Röportajı
Taramalar: Sinema Dergisi Taramaları
SİNEMA Dergisi - Ağustos Sayısı
Yazıya döken: elwiens


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder