26 Kasım 2011 Cumartesi

Mikrogids Röportajı (Kasım 2011)


İngiliz aktör Robert Pattinson başarısından dolayı şikayetçi değil, özelikle de onu dünyaca ünlü yapan Alacakaranlık serisindeki rolünden. Ancak o, bu şöhreti hala garip bir şekilde ele alıyor, “Pek çok insan ünlü olunca çıldırıyor,” diyor bize verdiği röportajda. 

‘Şafak Vakti Bölüm 1’in tanıtım turları kapsamında geldiği Brüksel’de kaldığı lüks otel L’hotel Amigo’nun çevresi bariyerlerle çevrilmiş ve güvenlik tarafından sıkı koruma altında önü ise hızla çoğalan gençlerle dolu. Tek umutları Pattinson'la tanışabilmek ama ne yazık ki kendisi içeride oldukça meşgul. Onlarla düzenlenecek olan hayran buluşmasında görüşecek. Bu konuda “Kim bilir belki de hepsi Ten Ten (*) gibi görünüyorlardır,” diyor kahkaha atarak.

Bastırılmış Duygular

Hayranlar. Genç yıldızın sık sık uğraşmak zorunda kaldığı konu. Ama Avrupa’da bu o kadar da kötü değil, diyor ciddiyetle. “Ne kadar güneye giderseniz o kadar kuvvetli hayran topluluğuyla karşılaşıyorsunuz. Brezilya’da yüzlerce hayran size sarılmak ve kucaklaşmak istiyordu, bunun ne kadar sinir bozucu olacağını fark etmeksizin. Özellikle de benim gibi yalnızlığa alışkın biri için bu rahatsız edici."

Pattinson, çekimlerini henüz bitirdiği David Cronenberg tarafından çekilen Cosmopolis setinde daha rahat ve neşeli görünüyor. Her ne kadar kalıplı İngiliz yapısının altında hüzünlü bir ifadesi olsa da ona yakıştırılan “dalgın” kelimesinin pek uygun olmadığını şu sözlerle açıklıyor: “İnsanların arasında hislerimi belli edemiyorum. Yaptığınız her şey mercek altına alındığında ortaya böyle şeyler çıkıyor. Ama uzun süre bastırdığınız duyguları ve takındığınız bu maskeyi kendi çevrenize girdiğinizde söküp atmalısınız. Yani bir deli gibi her hareketinize dikkat etmelisiniz. Ünlü olan pek çok insanın da delirme nedeninin bu olduğunu düşünüyorum, haha.”

Kızgın Ebeveynler

Pattinson bundan kaçmıyor ama dikkat çekecek derecede az bir çabayla içindeki boşluğu maskeliyor. “İnsanlar sık sık mükemmellik abidesi Edward Cullen’da kendimi bulup bulmadığımı soruyorlar. Bana göre o şüphenin ve nefretin esiri olmuş bir adam. Kendinden nefret ediyor. Ama düşünüyorum da bu belki de sadece benim negatif teşhislerimden kaynaklanıyor,” diyor.

Büyük başarılar daha fazla güvenle gelmeli diye düşünüyor olmalısın. Pattinson derin bir iç çekiyor. “İşte bu tam da ebeveynlerimin bana kızdığı nokta. Onlara göre yakaladığım bu başarı karşısında mutlu olmalıyım. Ama ben asla bu başarıyı kişisel olarak nitelendirmeyeceğim. Bu çok büyük bir şanstı ve benim başıma geldi. Aslında hala başıma gelen şeyin ne olduğunu ve onunla ne yapmam gerektiğini anlamaya çalışıyorum. Şimdi daha fazla param var diye hiçbir zaman dışarı çıkıp gezmeyecek veya bir kumsalın tadını çıkarmayacağım. Tam tersine daha çok hırslandım."

Büyük Kabus

Modern zaman romantik kahramanı imajı çizmek onun için bir anlam ifade etmiyor. Çünkü o kendini bir aktör olarak ispatlamak istiyor. “Ama yalnızca kendime ve arkadaşlarıma,” diye uyarıyor. “Eğer toplumun genel bakış açısına göre hareket edersen kendi mezarını kazmış olursun. İnternette sayısız insan zaten hali hazırda beni alt etmek için ellerinden geleni yapıyor.”

‘Şafak Vakti’nin ona oyunculuğunu göstermek için fırsat yaratıp yaratmadığını sorduğumuzda bize sırıtarak cevap veriyor, “Bunu zamanla göreceğiz. Serinin ilk filminden itibaren bu daha çok Bella hikayesine dönüştü. Kitapta Edward sürekli endişeli kenarda duruyor ve ben de bunun üstüne izleyicinin dikkatini çekmek adına birkaç şey ekledim. Bununla filmin heyecan verici olmadığını söylemek istemiyorum, çünkü heyecan verici. Serinin yazarı Stephenie Meyer içinde ne varsa son kitaba dökmüş. Serinin bu bölümü büyük bir kabus gibi tahmin edebileceğimden çok daha sıra dışı.”

Yatak Sahnesi

Fanlar muhtemelen çoktan biliyordur ama ‘Şafak vakti Bölüm 1’de Edward ile Bella evleniyor ve balayıları sırasında Bella hamile kalıyor. Bella bir insan ve Edward bir vampirdir ve ortaya bir facia çıkar. Bu arada serinin daha çok yetişkinlere hitap etmeye başladığını da belirtelim. Pattinson başıyla onaylıyor, “Önceki filmlerde seks kaçınılan bir konuydu şimdi ise tam tersi.” Hayır, tabii ki sevişme sahnesini kendi başına çekmedi. “Saçmalamayın. Film setinde sevişmek tanımı çok aptalca. Bir de bunun üstüne fanların o sahneler hakkında kendi fikri olduğunu eklenince bu sahneyi bir şekilde doğru canlandırman gerekiyor. Bir yandan herkes bu sahne üzerine yoğunlaşmışken küçük yaştaki sinema izleyicisi için sahnenin çok da fazla gerçekçi olmaması gerekiyordu. Daha önce hiçbir film setinde bana yatakta nasıl davranmam gerektiği söylenmemişti."

*Belçikalı yazar Herge tarafından yaratılan Brüksel’de yaşayan bir çizgi roman karakteri.

Çeviri: elwiens

ToR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder