28 Kasım 2011 Pazartesi

'Şafak Vakti' Paris Basın Konferansından Yeni Bir Röportaj (Vidyo + Çeviri)


Alacakaranlık sayesinde büyük bir film yıldızı oldun. Hayranların çığlıklarına alışabildin mi?

Rob: Evet, buna alışmak için programlanıyorsunuz. Çığlıklarla ilk karşılaştığımda daha gençtim ve rahatsız olmuştum. Ama şimdi, özellikle de beni korkutan fan çığlıklarıyla karşılaştığımda ki bu sık sık oluyor artık bunu işimin bir parçası olarak görüyorum. Çığlıkların benim için olmadığını biliyorum bu sadece onların kafalarında yarattıkları hayallerinin karakteri yüzünden ve bu oldukça ilginç. Bir şeyleri ayırt edebilmenizi sağlıyor.


Alacakaranlık sayfası neredeyse kapanmak üzere, setteki son gününde neler hissettin?

Rob: ‘Şafak Vakti’ni 10 ayda çektik. Çekimlerin son gününde hava çok soğuk ve yağmurluydu. Haftalardır gece çekim yapıyorduk ve çekim bittiğinde “Ah, sonunda bitti *tüyer*” dercesine kaçtım.

Gözyaşı olmadı mı?

Rob: Yok, hayır sanmıyorum. Ama Kristen’la birlikte sonradan eklenen sahnelerin çekimleri için gittiğimiz Karayipler çok hoştu ve orada belki biraz ağlar gibi olmuşumdur.

İlk 3 filmin ardından karakterleriniz Bella ve Edward evleniyor ve sonunda sevişiyorlar. Bu sahneler için hazırlık yaptın mı?

Rob: Hımm o sahneler için kesinlikle gergindim. Çok saçma bir durumdu çünkü filmi 13 yaş üzerine uydurmak zorundaydık ve herkesin elinde notlar vardı. “Bu kadar sert hareket edemezsin. Hızlı hareket etmeyi kes!” diyorlardı ve ne zamanki yapmam gerekeni yaptığımda bu defa “Hareket etme!” diye uyarıyorlardı. Yani, evet oldukça eğlenceliydi. Sadece çok garipti.

Çıplak sahnelerden rahatsız olmuyorsun çünkü ‘Şafak Vakti’nde de öyle sahneler var? Tabii ki bu porno değil,  sadece birazcık çıplaklık.

Rob: Sanırım bu konuda rahatsız değilim. Tabii bu ortama bağlı. Filme çekildiğini ve bu filmi izleyecek olan kişilerinde seni göreceğini biliyor olmak garip aslında. Ama sette bulunduğunuzda sanki dünyanın en korunaklı yerindeymişsiniz gibi hissedersiniz. Demek istediğim ben setteyken otel odamda olduğumdan daha rahat hissediyorum. Yani, evet o sahnelerde asla rahatsız hissetmiyorum.


Filmde kan içiyorsun ve Bella da içiyor. Neydi o? Tadı nasıldı? Güzel miydi?

Rob: Güzeldi aslında. Mısır şurubunun kırmızıya boyanmış hali gibiydi, tatlıydı. Gerçekten içtim. İronik şekilde ağzınızın etrafına bulaşıyor ve içen herkes dudaklarını yalıyordu.

Edward’ı geride bırakmaktan korkuyor musun?

Rob: Korkmuyorum. Eğer seride bir başka kitap daha olsaydı Stephenie Meyer’ın karakterleri nereye sürükleyeceğini gerçekten merak ederdim. Çünkü bu serinin son kitabıyla beraber karakterlerin hikayesi de sona eriyor. Hikayenin özü Edward’ın kendiyle barış sağlaması üzerine ve dört kitap boyunca sonunda kendiyle barışı sağlıyor; yani eğer başka bir kitap daha yazılırsa bu sadece sıkıcı bir şey olur.

Diyelim ki seride bir başka kitap daha var, onda da oynar mıydın?

Rob: Eğer güzel bir hikaye içeriyorsa evet ama bunun için fazla yaşlı olurdum. Daha ne kadar 17 yaşında birini canlandırabileceğimi bilmiyorum.

Çeviri: elwiens

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder