14 Kasım 2011 Pazartesi

'Şafak Vakti'nin Türkçe Afişi ve Resmi Basın Bülteni

 
Afişin orijinal boyutu için üzerine tıklayınız.

Summit Entertainmnt
sunar
Bir
TEMPLE HILL Yapımı

SUNSWEPT ENTERTAINMENT
ortaklığı ile

ALACAKARANLIK EFSANESİ: ŞAFAK VAKTİ BÖLÜM 1
(THE TWILIGHT SAGA: BREAKING DAWN – PART 1)

Oyuncular
Kristen Stewart, Robert Pattinson, Taylor Lautner, Billy Burke

Yönetmen
Bill Condon

Senaryo
Melissa Roseberg

 Stephenie Meyer’in
 “Breaking Dawn” romanından uyarlama

SİNOPSİS

Sonsuzluk yalnızca bir başlangıç…
Alacakaranlık Efsanesi’nin merakla beklenen, Oscar® sahibi yönetmen Bill Condon’ın yönettiği, serinin dördüncü filmi, “THE TWILIGHT SAGA: BREAKING DAWN – PART 1 / ALACAKARANLIK EFSANESİ: ŞAFAK VAKTİ BÖLÜM 1”, milyonları etkisi altına alan bu romantik efsanenin sırlarını ve gizemini aydınlığa kavuşturuyor.
ALACAKARANLIK EFSANESİ: ŞAFAK VAKTİ BÖLÜM 1’de Bella (Kristen Stewart) ve Edward (Robert Pattinson), ve tüm sevdikleri, gösterişli düğünleri, geçirdikleri romantik balayı ve çalkantılı bir hal alan bebeklerinin doğumunun – ki Jacob Black (Taylor Lautner) için de beklenmedik ve şok edici bir gelişme olacaktır – getirdiği zincirleme sonuçlarla yüzleşmek durumunda kalırlar.
Daha çok romantizm, tutku, cesaret ve aksiyon içeren Twilight, The Twilight Saga: New Moon, ve The Twilight Saga: Eclipse’in ardından, ALACAKARANLIK EFSANESİ: ŞAFAK VAKTİ BÖLÜM 1 bu tüm dünya tarafından hayranlık duyulan aşkın, güçlü arkadaşlık bağının, fedakarlığın, kabullenişin ve kendini bulmanın temellerine iniyor. Stephenie Meyer’in çok satan kitap serisinden uyarlanan film, yayılmış bir kültür fenomen olan ve hayranların büyük heyecanla beklediği seriyi kaldığı yerden devam ettiriyor.
Stephenie Meyer dünya çapında fenomenleşen bir yazar. Alacakaranlık serisinin çeviri ve yayın hakları yaklaşık 50 ülkeye satıldı ve kitap 116 milyon kopya sattı. Kitapları New York Times Bestseller List’te 302 hafta boyunca kaldı.
İki bölümlük adaptasyonun birinci ALACAKARANLIK EFSANESİ: ŞAFAK VAKTİ BÖLÜM 1’in yönetmeni Bill Condon (Dreamgirls, Gods and Monsters), senaristi Melissa Rosenberg, ve Stephenie Meyer’ın Breaking Dawn kitabından uyarlama. Kristen Stewart, Robert Pattinson ve Taylor Lautner başroldeler.
Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti - Bölüm 1 dünyayla aynı anda, 18 Kasım 2011’de sinemalarda.

* * *

FENOMENİN SON BÖLÜMÜ BAŞLIYOR

        Alacakaranlık Efsanesi film serisi, başrollerinde Kristen Stewart, Robert Pattinson ve Taylor Lautner ile Billy Burke'ün yer aldığı Bella'nın 17 yaşındayken Washington’ın küçük bir kasabası olan Forks’a babasıyla yaşamak için taşınmasını, burada soluk benizli, gizemli sınıf arkadaşı Edward Cullen’dan etkilenmesi ile başlayan bir hikayeyi anlatıyor. Edward kendisini uzak tutmaya çalışıyor olsa da ikisi de birbirleri arasındaki çekime karşı koyamazlar…Edward kendisinin ve ailesinin vampir olduğunu açıkladığında bile. İşler yeterince karışık değilmiş gibi, Bella’nın en yakın arkadaşı Jacob Black’in, vampirleri öldürmek için yaratılmış bir kurtadam olduğunu öğrenmesi eklenir.
        Aksiyon yüklü, modern zaman vampir aşk hikayesi Alacakaranlık, serinin ilk filmiydi ve 21 Kasım 2008’de sinemalarda gişe rekortmeni olarak yerini almıştı. Serinin ikinci filmi The Twilight Saga: New Moon 20 Kasım 2009’da, üçüncü film The Twilight Saga: Eclipse 30 Haziran 2010’da vizyona girmişti. Üç film dünyada, toplamda $1.8 milyar hasılata ulaştı. 
          Ev sinemasında da iyi sayılar elde eden film; The Twilight Saga: New Moon basıldığı ilk haftasonu 4 milyon civarında DVD satışı ile 2010 Mart’ında raflardaydı – Twilight benzersiz bir biçimde 2009’da ilk haftasonunda 3.8 million DVD satışına ulaştı ve totalde 9.2 milyon satışla senenin en çok satan DVD filmi olmayı sürdürdü. Her bir filmde binlerce zincir lokasyon heyecan dolu hayranlar için geceyarısı gösterimleri yaptı. The Twilight Saga: Eclipse’in DVD dağıtımıyla beraber seri yalnızca Amerika’da toplamda 25 milyon üzerinde DVD/Blu-ray satışına ulaştı.
           Kitapta anlatıldığı üzere, Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti - Bölüm 1’de üç ana karakterin maceralarının devamını, olgunluk dönemlerini görüyoruz ve hikaye Bella ile Edward’ın evliliklerinden birkaç gün önceki heyecanlı hazırlık günleriyle başlıyor. Tutulma'nın sonunda, ikiliyi yaklaşan düğünle ilgili konuşurlarken bırakmıştık. Şafak Vakti’ne davetiyesi olan herkesi görerek başlıyoruz. Bella ve Edward ikisi de ayrı ayrı, düğün gecesi öncesi telaşı ve heyecanı içerisindelerken birden yüzyılın düğününün içinde buluyoruz kendimizi,” diyor serinin tüm filmlerinden tanıdığımız yapımcı Wyck Godfrey. “Sonra Brazilya’ya, herkesin dört gözle beklediği Esme Adası’ndaki balayına geçiyoruz. Ve tabii problem de burada başgösteriyor…beklenmedik bir hamilelik. Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti - Bölüm 1’de Bella artık bekar, çocuksuz ya da insan ırkından olmaya devam edemeyecektir.”
Bu bölümde, efsane daha çok evlilik ve aile gibi yetişkin konularına kayıyor, ve sevdiklerinizi korumak adına neler yapabileceğiniz konusuna. “Karakterlerin yetişkinliğe geçtiği hikayeleri hep sevmişimdir. Bir zamanda donup kalmaları fikrinden hoşlanmıyorum; hep aynı yaşta, aynı şeyleri yapan, aynı görünen karakterlerden…” diye açıklıyor serinin yazarı Stephenie Meyer. Anne of Green Gables’ı severim – büyür, evlenir ve altı çocuğu olur. Sonra onun çocukları da büyür ve evlenirler..aynı gerçek hayatta olduğu gibi. Bir ilerleme söz konusu. Alacakaranlık hikayesini de böyle jenerasyonlara yaymak istedim .İlk başladığımda, yaptığım şeyden çok hoşnuttum, o kadar yaratıcı bir yapıt oldu ki, kendim de jenerasyonlar boyu bir şey yazarken ve sanki ömür boyu yazabilecekmişim gibi buldum. Hiç bırakmak istemedim.”
Meyer ekliyor, “Tutulma, Jacob'ın kalp kırıklığı ve ormana kaçışıyla son buluyordu. Bella kendini Edward’a adıyor… her zamanki seçimi oydu. Şafak Vakti’nin başındaki tüm o heyecanlı düğün hazırlıkları sırasında, Jacob Edward’ın nerede olduğunu bilmiyor. Kuzeye, Kanada’ya kaçıp orada birkaç ay boyunca gerçek bir kurt gibi yaşıyor. Jacob gideli çok olmuş değil çünkü Bella ile Edward resmi olarak Haziran’da nişanlanıp, Ağustos’ta evleniyorlar ki Jacob da bu zaman yeniden ortaya çıkıyor.”


Yazar Stephenie Meyer son iki filmde yapımcı olarak da yer aldı ve çekimin her gününde sette bulundu. “Stephenie’nin dahil olması anlamında doğal bir gelişme oldu, ilişkimiz de yıllar içerisinde gelişti. Alacakaranlık’ta arada bir uğrarken, New Moon ve Eclipse’te daha uzun set ziyaretlerine, son filmde de tam zamanlı bir şeye dönüştü. Stephenie ile karımdan daha fazla zaman geçiriyorum diyebilirim.” diyerek gülüyor Godfrey. “Çok değer verdiğim bir dostluğumuz var. Film yapmanın en güzel bulduğum kısmı, bunun büyükler için bir yaz kampı gibi olması. İnsanlarla hızlıca  güçlü ve ömür boyu sürecek arkadaşlıklar kuruyorsunuz.”
 “Aslında, bu iki filmde yürüttüğüm yapımcılık, öncekilerden çok farklı oldu” diye ekliyor Meyer. “‘Yapımcı’ adledilmem rolümü çok değiştirmedi. Tüm süreç boyunca karar aşamalarında büyük yer almıştım, risk kısmında da. Fakat hava durumunu bu kadar dert edinmek, yarın nerede çekim yapacağını düşünmek çok daha farklıymış. Bu kısmı yeni bir deneyim oldu.”
Godfrey katılıyor, “Önceki filmlerden farklı bir yer almadı. Hikayenin mitolojisine dair bir sorumuz olduğunda, sette olsun olmasın onu arayıp soruyorduk. Tüm çekimleri de gözden geçiriyordu. Şimdi ise bir fikir gerektiğinde sette, yanıbaşımızda. Stephenie, ara sıra karaktere dair soruları olan oyuncularımız için de iyi. Kendisinin film yapımına dair bilgisi de son birkaç yıl içinde çok gelişti. Son 3 film onun için tam bir film okulu oldu diyebilirim.”
Meyer, bu sefer de senarist Melissa Rosenberg için büyük bir kaynaktı. “Melissa, kitapların filme aktarımında inanılmaz iyi bir iş çıkardı. İlk kitaptan bu yana, bizimle tüm bu yolu yürüdü ve bir filmden diğerine geçerkenki disiplinimizi, sonraki filmlere olan bağlantımızı sağladı,” diye açıklıyor Godfrey. “Sanırım bu yeteneği TV deneyiminden, bir sonraki şovu gözetme alışkanlığından geliyor. Melissa Stephenie'nin yarattığı dünyayı gerçekten anlıyor ve Stephenie ile mükemmel bir ilişkisi var. Ne yapmak istediğini aktarmak konusunda çok başarılı, ve Stephenie’den neyi çıkarıp ne ekleyebileceği konusunda iyi bir destek alıyor. Güçlü bağları olan bir işbirlikleri var.”
Şafak Vakti romanında, Bella ve Jacob’ın bakış açılarının anlatıldığı ve 754 sayfa süren bölümden sonra, bu yoğun hikayeyi iki filme bölme fikri tartışılmaya başlandı. “Kitabı okuduğumda, Bella'nın gözlerinin açılıp kıpkırmızı göründüğü yer beni çok etkilemişti” diyor Rosenberg. “‘İşte bu’ dediğiniz anlardan değildi de ‘tam tahmin ettiğim gibi’ dediğiniz anlardandı. Bunun Bella’nın insan olarak sürdürdüğü hayatından, vampirliğe ve anneIiğe geçişinin dönüm noktası olduğunu düşündüm. Onun için iki bambaşka dünya.”
 “İlk olarak oturup iki hikayeyi de bir iskelete oturttum. İlerlemeden önce, taslakta önümüzü görmeliydik. Kitap çok büyük ama tam iki film de etmiyor. Bazı yerleri açmamız gerekiyordu. Buradan gerçekten iki film çıkıp çıkmayacağını belirlemek benim üzerime vazifeydi. Bende yarattığı baskının da hatırı sayılırdı” diye gülüyor Rosenberg.
Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti - Bölüm 1 Bella’nın kendi ailesini kurmasına, Bölüm 2 ise onu korumaya çalışmasına yöneliyor. Rosenberg ekliyor, “Part 1 evden ayrılmayla ilgili. Büyümek, yetişkin olmak, eş olmak, anne olmak ve güçlenmek…kendi gücüne sahip olmak. Bu gerçekten de yaşla gelen bir şey, ilk kez kendi ayaklarının üzerinde durmakla ilgili. 18 yaşında birinin başına gelen bir yetişkin olma hikayesi. Bölüm 1, Bella’nın vampir olarak uyandığı anla bitiyor ve Bölüm 2 de tam olarak buradan başlıyor.”
“Başta her şey çok ideal görünüyor. Sonunda kavuşulan mükemmel bir romantik hikaye. Fakat her evlilikte olduğu gibi evlilikle beraber sorunlar da geliyor. ‘Sonsuza dek mutlu yaşadılar’ diye bir şey yoktur.” diyor Rosenberg. “Evlilik çaba gerektiriyor, bunu evli olan herkesden duyabilirsiniz. Ve tabii Bella ile Edward’ın üzerlerinde durmaları gereken bazı sorunları var, hem de ölüm kalım meseleleri. Çok ama çok önemli meseleler.”
Alacakaranlık Efsanesi’nin önceki filmlerinin yönetmenleri Catherine Hardwicke, Chris Weitz ve David Slade’e Oscar ® sahibi yönetmen Bill Condon da son iki bölümün yönetmeni olarak eklendi.
Şafak Vakti’nde gerçekten şanslıydık. Bir çok yönetmen filmle ilgilendiklerini belirttiler, özellikle de iki filmi birden çekmeyi.” Diyor Godfrey. “Bill Condon’u New Moon ve Eclipse’te de düşünmüştük. O yüzden Breaking Dawn için de ona gittik, hem ilgilendi hem de zamanı uyuyordu – bu da bizi çok heyecanlandırdı. Daha önceki buluşmalarımızdan birinde kitap serisi ve filmlerle söylediği şeyi hep hatırlarım ‘Sanırım Alacakaranlık dünyası üzerinde bir tesirim var.’ Seriye olan hislerini anlatmakta bu metaforu kullanması çok etkileyiciydi.”
Condon’ın projeye dahil olmak için türlü sebepleri vardı. “Beni enterese eden şeylerden biri önceki filmlerin her birinin farklı olmasıydı. Her bir yönetmenin filme farklı bir yaklaşımı oldu, hikaye bir kitaptan diğerine geçerken devamlılık gösterse de. Yazıda bir birlik var bu anlamda, kitaplarda da senaryoda da. Fakat bu beliryeci etkenlerin içinde her bir yönetmen farklı bir şey yaptı. Dördüncü filmden bunlardan da farklı yapıda olması beni heyecanlandıran bir diğer şey. Beşinciye gelince, dörtten de daha farklı. Ve bunun üzerine imzanızı bırakacak olmak bir şans.”
“Daha önce zamanlama hiç tutmadı” diye ekliyor Condon. “Fakat Şafak Vakti, tam da başlamak üzere olduğum bir film iptal olduğu anda ortaya çıktı. Bir telefon aldım, taslağı okudum, sonra da romanı. Çok etkilendim, özellikle de önceki filmlerin bu bölüme hazır olmasından. Bu filmde Bella evleniyor, ilk kez sevişiyor, hamile kalıyor, doğum yapıyor, ölüyor ve vampir olarak yeniden hayata geliyor. Bu yalnızca ilk film!"
 “Eski Minnelli filmleri gibi tatmin ediciydi, romantik melodrama o büyük Hollywood filmleri gibi, çok havalı bir korku filmiyle de birleştirilmiş gibi. Tüm bu çakışan ama birleşen fikirler benim gözümde özgün bir şeye dönüşüyordu. Ayrıca vampir filmlerini de çok seven biriyim.”
Son filmin sonunda Bella ve Edward başlarından sarkan bir kılıçla, Volturi kanunlarına uygun olarak vampire dönüştürülme zorunluluğunu gerçekleştiriyorlar. “Volturi Bölüm 2’de daha görünür olacak fakat bu saatli bomba Bölüm 1 boyunca da işliyor. Volturiler beklemedeler.” Diyor Godfrey.
“Bu filmde asıl tehlike çanı Bella’nın içindeki bilinmez çocuk, bir yandan da kurtlardan Cullen Evi’ne beklenen saldırı. Volturi tehlikesini bir kenara alıp, Forks, Washington’ın kendi içindeki korkulara yöneldik, bu bebeğin doğumunun Cullen vampirleriyle kurtlar arasındaki anlaşmazlıkta neler doğuracağına da.” 
“Bill mükemmel çünkü o tam bir janr tiplemesi ve fantazi dünyası onun işi. Kariyerinin erken zamanlarında janr filmleri yazmış ve aynı zamanda görsel yönü kuvvetli bir yönetmen…bakınız Dreamgirls.”
“Modası geçen klasik Hollywood türleri var, mesela müzikaller. Ben bu tarzların nasıl canlandırılabileceği ile ilgileniyorum” diyor Condon. “Dediğim gibi bu tam da bir klasik romantik melodram. Bunlardan artık çok göremiyoruz. Fakat film tarihinde, özellikle de Hollywood’un altın çağında melodram başlıca türlerdendi, şimdi yokolmaya yüz tutan… Bu alanda çalışabiliyor olmak, ve bir hikayeyi renkle, müzikle, kamerayla, kadınların duygularının içine girerek anlatabilmek çok heyecan verici. Bu tarz fırsatlar her zaman yakalanmıyor.”
“Arkadaşlarla böyle şeyleri ilk kez konuştuğumuz zamanları hatırladım. Burada keşfedilecek epey konu olduğunu: ilk kez seks yapmak, konuşan kurtlar, iz bırakmak. Bölüm 1’de büyük zorluklar var çünkü fantazi olarak yazılmış bir şeyi çekmekten bahsediyoruz, ve izleyenleri buna inanacak kıvama getirmekten.”
“Yapımcı Wyck Godfrey ve ortak yapımcı Bill Bannerman’ın güvenli kanatları altında olmak da avantajdı. Wyck önceki filmlerin hepsinde yapımcıydı ve Bill de New Moon ile katılmıştı,” diyor Condon. “Her şeyden önce inanılmaz bir bilgi birikimi…belli yollardan önceki filmlerde 3-4 kez geçmişler. Sizi belli başlı problemlerden uzak tutmakta çok naïf bir yöntemleri var. Her kitabın getirdiği zorluk ve çelişkiden halen zevk alıyor ve heyecanlanıyor olmalarından çok etkilendim.”
Frankenstein ‘ın son günlerini anlatan Gods and Monsters ile Oscar kazanan Condon da son bölümü iki film olarak çekme konusunda hemfikir oldu. “Çok açıktı. Son kitapta üç bölüm var – Bella’nın açısından başlangıç ve son, orta kısım da Jacob’ın bakış açısından. Hikayenin kesildiği yer de, Bella’nın vampir olduğu an. Buraya kadar tamamıyla bir film. Çok şey olup bitiyor ve hepsinin 50 dakikada olması gerektiği bizi herşeyi yüzeyde bırakmaya itecekti. Filmi iki parçaya bölmek doğru bir karardı.”
“Kitap Jacob’ın bakış açısına geçiyor çünkü belirli bir noktada Bella elden ayaktan kesiliyor,” diyor Meyer. “Etrafında olup biteni anlayamıyor çünkü çok hasta. Bella ulaşamayacağımız bir yerde ama izleyicinin onun etrafında neler olup bittiğini bilmesi gerekiyor, evin dışında da. Anlatım Bella’dan ilk kez uzaklaşıyor ve bence o noktada hikayeyi anlatan başkası olmalıydı. Jacob’a neler olduğunu da anlamamız gerekiyor, Bella’nın seçimlerinin dış dünyayı nasıl etkilediğini de. Edward‘ı ondan ayrı olarak görmemiz gerekiyor, onun görmediği zamanlarda ne kadar üzgün biri olduğunu...”
Kendini ispatlamış bir senaryo yazarı olsa da Condon senaryoyu Melissa Rosenberg’e bırakmaktan memnundu. “Onun taslağıyla yola çıkmıştık. Onunla çalışmak mükemmeldi çünkü Alacakaranlık’ı beyazperdeye uyarlamanın zorluklarına da hakimdi. Melissa çok iyi bir yazar ve onunla çalışmak bu filmde olmayı sevmemde en büyük etkenlerden. Yazı işiyle uğraşmak zorunda olmamak da çok güzeldi. Melissa bir kadın ve bu dünyayı iyi biliyor, karakterlerin iç sesini de. Çok iyi bir işbirliği oldu, çok memnunum.”
“Bir yönetmen aynı zamanda yazar/yönetmen olunca bu genelde çelişkili de oluyor. Ki, Bill Condon Oscarlı bir senarist, her daim hayran olduğum birisi” diyor Rosenberg. “Her yöne gidebilirdi – bir senaristle nasıl konuşulacağını bilmeyenlerden olabilirdi – sadece yazmayı bilenlerden. Ya da iletişimi iyi olurdu ve yazarın asıl materyali ortaya çıkarmasına yardımcı olurdu. Bill ikincisi. Bugüne kadarki en iyi yönetmen işbirlikleriklerimden biri oldu. Hikayenin kalbine nasıl ineceğini biliyordu ve henüz bilmediğim seviyelere götürdü hikayeyi. 20 yılı aşkın zamandır senaryo yazımı yapan birisi ve ondan gerçekten de bir şeyler öğrendim. Bill sayesinde artık daha iyi bir yazarım.”
“Zaten üç tane Alcakaranlık filmi yapmış ve yeterince yorulmuştum. Bir yazarın bunu söylediğini kolay kolay işitmezsiniz ama bir yanım keşke senaryoyu alsa da üzerinde oynasa diyordu. İlk kez oturup konuştuğumuzda bana ‘Bunu yazmak istemiyorum – bunu sen yazacaksın’ dedi. Ben de ‘A, cidden mi?’ dedim. Hayatımda ilk kez bir yönetmenin yazdıklarımı alıp editlemesini istedim, o da beni reddetti” diyerek gülüyor Rosenberg. “Fakat bu notlar çok belirgin, çok ilham verici ve yaratıcıydı.”
“Bill ile taslak üzerinden konuşarak çalışmaya başladık, sonra ben senaryoları yazmaya başladım. Birkaç taslağın ardından asıl iş başlamıştı. Evlilikteki ilk çelişki Bella’nın seks yapmak istemesiydi. Tamamıyla insani bir deneyim istiyordu fakat Edward onun güvenliği konusunda endişeliydi. Ve bunun üzerinden bir kavga vermeye başlıyorlar, Bella onu baştan çıkarmaya çalıştıkça, Edward karşı gelmeye çalışıyor. Kitapta da göreceğiniz üzere, Bella kazanıyor” diye gülüyor Rosenberg. “Bill için asıl olan buradaki duyguyu ortaya dökmek ve bunu çok insani, evrensel deneyimlere dayandırmaktı. Bu tabii ki tamamen karaktere dayandırılarak yapılabilecek bir şey. Bill ile her sayfayı tek tek okuduk, her sahneyi tek tek ele aldık ve bu karakter anlarını ortaya çıkardık”
 “Ekipte herkes, filmin kitaba ihanet etmemesi konusunda çok titiz,” diyor Condon. “Bu benim için de, ekipteki herkes için de çok önemliydi. Stephenie Meyer’in aramızda olması ve istediğimiz zaman ona gidip bir karakterle ilgili ayrıntıyı sorabiliyor olmamız büyük şanstı. Yazarın hemen yanıbaşınızda olması inanılmaz bir deneyimdi. Ayrıca çok da eğlenceli birisi…çok hınızırca bir espiri anlayışı var, özellikle de derinlikli konulara gelince. Çok komik bir kadın.”
Meyer da bu işbirliğinden çok memnundu. Bill ile çalışmak muhteşemdi. Onunla konuşmak çok kolay ve yaptığı şeyde de çok açık.” diyor Meyer. “Daha önce hiç kaba kurguyu görmenize izin veren bir yönetmenle çalışmamıştım, sanırım ne kadar iyi göründüğünü bildiğinden…bununla gurur duyuyor. Fantastik durumlardan bir insaniyet çıkarmak konusunda çok başarılı, bu benim de sevdiğim bir şey. Bu anlamda bir bağımız var. Bella’nın ölmeye karar verdiği o anda, Bella ve Edward ile ilgili çok güzel şeyler ortaya çıkardı. Sanırım doğum sahnesinin bu denli duygusal olmasındaki etkenlerden biri Bill’in buradaki dokunuşunun kayıba odaklanmasıydı. Bill’in çok dokunaklı bir yaklaşımı var. Düğün üzerine çalışmak da eğlenceli oldu – müzikle ilgili çok iyi ve romantik fikirleri vardı. Bence epey güzel olacak.”
“Bill’in yeteneği ortada – ilk kez oyunculuk yapan insanlara Oscar kazandırtan bir yönetmen” diyor Godfrey. “Aktörlerinin bir çok adaylık kazanmasına yardımı oldu, çok iyi bir performans yönetmeni. Dahası senarist olarak da bir Oscar’ı var. Hikayeyi, karakteri iyi biliyor ve karakteri yansıtmada görsel bir yol izlemeyi iyi bilen birisi. Kristen, Rob, Taylor, hepsi bu filmde 3 yıldır olan isimler ve hepsi daha fazlasını istiyor. Karakter ve oyuncu olarak büyümek, gelişmek istediğinde, Bill’in yeteneği ve olgunluğuyla yoğurulunca onlar için büyük bir şansa dönüşüyor. Şafak Vakti’ndeki çok yönlü temaların üstesinden ustalıkla geliyor. Oyuncuların her biri henüz evlenmemiş, çocuk sahibi olmamış isimler ve onları yönlendirebilecek bir isim olması çok önemliydi.”
Condon bu kadın odaklı hikayede genç başrollerle çalışma konusunda endişeliydi. “Ana karakterin Kristen Stewart’ın oynadığı dişi bir karakter olması benim için büyük bir etki noktasıydı. Kristen’ı çok beğeniyordum, diğer filmleri ve başka işlerini de beğenmiştim. İki film boyunca onunla bu yolu beraber yürüyecek olmak projeyi kabul etmemdeki sebeplerden biriydi,” diyor Condon.
“Bill Condon için tanrıya şükürler olsun,” diyor Kristen Stewart. “Her detayın farkında olacak birisine ihtiyacınız var, böylelikle aklınızı bir kenara bırakıp hissederek oynayabilesiniz. Her bir yönetmenle çalışmamız özgün deneyimlerdi, hayatınızda kurduğunuz farklı arkadaşlıklar gibi.”
“Bill yanında olmak isteyeceğiniz o harika insanlardan biri olduğu gibi mükemmel de bir yönetmen. Hele de bu son iki film için çünkü en göz korkutucu bölümlerdi” diyor Stewart. “Çok tutkulu. Herhangi bir şeye bu kadar uzun süreyle dahil olmak, çünkü yükseldiği noktaya kadar bir enerji depolamanız gerekiyor ve bunu anlayacak insanlarla çalışıyor olmak için duacı olmanız gerekiyor.”
Efsanedeki Edward rolünü tamamlayan Robert Pattinson da katılıyor; “Bill mükemmel biri. Çok zor bir işi var. Uzun soluklu ve yoğun bir çekim oldu ve tüm süreç boyunca sakin, nazik ve memnuniyetle kaldı. Çok yetenekli birisi ve projeye de çok değer veriyor.”
“Bill'in bambaşka bir hikayesi var ve başkası olsa bu konuya ayak direyebilirdi ama o tamamen kucakladı.” diyor Pattinson. “Korku öğelerini seviyor ki romantik yönüyle ortaya çıkmış bir hikayenin zor bir kısmı. İşin garibi zaten bilinen yönünün altını çizmekte değil ustalık, daha farklı ve değişik bir yere taşıyabilmek. Görsel anlamda da çok iyi fikirleri vardı. 13 yaş altına izletemeyeceğiniz bazı sahneleri o kadar sanatkarca çekti ki, çok grafik olmaktan kurtardı, aksine sizinle kalacak görüntülere dönüştü.”
Jacob Black rolünde yine göreceğimiz, Taylor Lautner ekliyor, “Bill’in asıl odağı karakterlerdi. Şafak Vakti’nde çok fazla konu var ve ihtiyacımız olan hepsinin üstesinden gelebilecek biriydi, kolay iş değildi. Çılgınca olan, filmlerdeki karakterler büyürken bizim de büyümemizdi. Alacakaranlık’taki fotoğraflarımıza bakıyordum da, çok küçük görünüyoruz. Çılgınca! Ben henüz 16 yaşındaydım. İnanılmaz bir deneyimdi, son üç yıl boyunca beraber büyüdük.”
 “Herkes Bill’le de yakınlaştı. Onunla çok eğlendik. Bill inanılmaz biri. Yeteneği konusuna gelmiyorum bile. Kanıtları ortada. Her birimizin Bill ile bağı, eşi olmayan türdendi ve iki film boyunca sürecek olmasına minnettarım. Bill olmasa bunu başaramazdık.”
Genç oyuncular da Stephenie Meyer’in sette oluşundan, yönlendirmesinden çok memnunlar. Lautner şöyle anlatıyor; “Ona ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu karakterleri yaratmış ve onunla beraber çalışmak mükemmel bir deneyimdi. Kabul edelim, en karmaşık ve akıl karıştırıcı film bu belki de. Tüm cevaplar da onda ve kendisi bir o kadar da muzip biri. Çok eğlenceli. Herkes onunla çok yakınlaştı.”
“Keşke önceki filmlerde de hep sette olabilseydi” diyor Stewart. “Onu burada görmek beni çok sevindiriyor. Bir film setinde herşey enerjiyle ilgili. Çok iyi yazılmış, herkesin ne beklediğini iyi bildiğiniz bir şey de olsa, herkes o anın enerjisine ayak uyduramazsa, dünyanın en iyi oyuncusu da olsanız düşüyorsunuz. Stephenie’nin sette olması çok ciddi bir motivasyon ve ilhamdı. Diğer oyuncular ve yönetmenlerin olması da tabii ki, ama yazarın orada olması daha da farklı bir duygu. Bunu ortaya çıkaran kişi gerçekten de o ve onu gururlandırmak istiyorsunuz.”
Stewart devam ediyor, “Benimle herşeyi konuşmaya çok hevesliydi. Bazen bildiğiniz şeyleri dahi tekrar tekrar söylemeniz gerekir, çünkü yanıbaşınızda oturan sizinle aynı enerjide olan biriyle o enerji parlar. Bu olmadığında, eve gidip sahneyi mahvettim diye ağlarsınız. Filmde kötü durmasa da, siz hissetmemiş olursunuz. Stephenie yanıbaşımızda olduğunda, her seferinde hisseder hale geliyorsunuz.”
“Stephenie her daim herkesden daha iyisini bilen olacak şüphesiz. Mesela doğum sahnesinde hepimiz benim plasentayı çiğnediğimi sanarken, o aslında dış kısmındaki siyahlık olduğunu söyledi.” diye gülüyor Pattinson. “Tamam, sadece siyah şeyleri çiğneyeceğiz. Bana sorarsan sadece krem peyniri.” 
“Sanırım hayranlarımız eskilere göre çok daha karanlık bir film bekliyor olacaklardır. Umuyorum ki bir yandan rahatsız eden, bir yandan da gerçekçi bir film oldu. Umuyorum ki, çok gerçek dışı olan bu senaryoyu, kadınlar için – bir vampir doğurmasalar da – iletişim kuracakları bir hale getirmişizdir.”
Meyer’ın, hayranların beklentileri konusunda da bazı düşünceleri vardı, özellikle de yüzyılın düğünü hakkında. Umuyorum ki Bölüm 1’de izleyenler hayal gibi bir düğün ve romantizmle karşılaşacaklar. Umarım Bella ve Edward’dan bekledikleri romantizmle karşılaşacaklar. Bella’nın olması gerektiği gibi büyüdüğünü ve mutluluğuna geri kavuştuğunu da. Sanıyorum hoş bir duygu yaratacak.”

GENİŞLEYEN OYUNCU KADROSU

Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti - Bölüm 1 önceki filmlerden tanıdığımız dev oyuncu kadrosuna ek olarak Denali Coven’ı oluşturan 5 vampirle daha dönüyor.
Çok sevilen ve dünya çapında kabul gören, Bella, Edward, ve Jacob’ı canlandıran oyuncular ve Cullenlar, kurtlar, insanlar, Volturi, hepsi yeniden bu filmdeler. Julia Jones ve Booboo Stewart’ın rolleri bu bölümde daha da önem kazanıyor; Leah ve Seth Clearwater’ın Jacob’ın yeni kurt sürüsüne katılmasıyla.
Her biri için yeni oyuncu seçimleriyle; MyAnna Buring - Tanya Denali, Casey LaBow - Kate Denali, ve Maggie Grace - Irina Denali olarak; Christian Camargo - Eleazar Denali ve Mia Maestro - Carmen Denali rollerinde yer alıyorlar.

YAPIM HAKKINDA

Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti - Bölüm 1 çekimleri 7 Kasım 2010’da Rio de Janeiro’da başladı ve Bölüm 2, 3 ay daha eklemeyle 6 ülkede devam etti. Uluslararası ekip once Rio de Janeiro ve Paraty, Brazilya; sonra Baton Rouge ve New Orleans, Louisiana, (Amerika); sonra Vancouver, Vancouver Island, Squamish, BC, (Kanada) –Forksların yaşamını göstermek için, Washington; Esme Adası, Brazilya; ve Volterra, İtalya’da yapıldı. (Filmin dünya çapındaki yayılımı düşünülerek özellikle ikinci bölümde bazı ülkeler mekan olarak yaratıldı.) Ek çekimler – Brezilya balayı için – Amerika’da S. Virgin Islands’da yapıldı.
Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti - Bölüm 1 bir balayı ve düğünle başlıyor. Detayları çok nefes kesen, beklenilen ve ekibin gizliliğine önem verdiği bir yönde gidiyor. Sonrasında gelen hamilelik çok fazla karamaşa da getiriyor ki bu noktada işin içine görsel efektler de giriyor. Ve Cullenlar ile kurtların ilk defa gerçekten savaştıkları aksiyon dolu sahneleri de. Filmin çoğunluğu Cullenların evinin iç ve dışında geçmekle beraber, yapımcılar, evin eş boyutta iki modelini de yaptılar. Filmdeki aşk hikayesi, insanlarla doğaüstünün birleşimi, flashback ve kabus sahneleri için kitaptaki havanın yaratılabilmesi için çok geniş bir ekip, birçok mekanda, bir dolu uzmanla (makyaj, kontakt lens, kostüm tasarımı gibi) çalışıldı.

Hepsi hayranlar için…

“Şafak Vakti için yapımı tamamladığımızda, 3 yılda 5 film yapmış olacağız” diyor Godfrey. “Alacakaranlık’ın çekiminin ilk gününden Şafak Vakti’ne tam olarak 3 yıl vardı arada! Bu çok büyük bir başarı. Başka bir devam filmi böyle bir zamanlama ve başarı gösterebilmiş miydi, bilemiyorum.”
“Bunu yapmak zorundaydık çünkü vampirler yaşlanmazlar, fakat aktörler yaşlanıyor. Prodüksiyon kısmındakiler olarak iki yılımızı evden uzak geçirdik bu üç yıl içerisinde” diyor Godfrey. “Hem çılgınca hem de eğlenceli oldu, bazen de çok yorucu… Şimdi son iki filmi birden yaptığımızı düşünecek olursak, ilk kez bir nostaljiye girdik. Set aralarında yağmur altında Portland’da oturursunuz. Aslında bitiyor diye herkes derin bir nefes alıyor.”
Stephenie Meyer 2003’te Alacakaranlık’ı yazmaya başladığında, bunun seri olacağını, filme çekileceğini düşünmemişti bile. “Filme dahil olmak çok enteresan ve beklenmedik bir şeydi.. Hergün yağmurluğunuzu giyip sete gitmeye alışıyorsunuz, sonra bir durup ‘sinemalarda gösterilecek bir film yapıyoruz gerçekten de’ diye düşünüyorsunuz bir an için. Arkamı dönüp Kristen’la sohbete giriveriyorum ki bu çok güzel. Bir an için durup düşündüğünüzde o şu an dünyanın en büyük film starlarından ve oturup havadan sudan konuşuyoruz. Yani bir an için durup ‘vay be’ dediğiniz anlar oluyor. Yüzlerce figüranın Bella ve Edward'ın düğününe gitmek için giyindiğini görmek dahi mükemmel bir his. Bunu son 3-4 yıldır yapıyor olmak da hayatınızı değiştiren bir şey. Beklediğimin de ötesinde bir deneyim oldu.”
“Böyle büyük bir sıradışılıkta kendinizi kaç kere bulursunuz ki? Çok çok az” diye yanıttlıyor Bannerman. “Star Wars dışında, tüm hayranların sonuna kadar desteklediği, tutkuyla bağlandığı, günlerce kuyrukta beklediği, kırmızı halıdan geçenleri görmek için kuyruklar oluşturduğu kaç film vardır ki? Günlerce bekledikten sonra biletleri alıyorlar, gidip oyunculardan imza sırasına giriyorlar…daha önce görmediğim türden bir şey.”
“Bundan yıllar sonra, dönüp baktığımızda bu zamanları çok güzel hatırlayacağız. İronik kısmı, yapım aşamasında hiçbir şeyden bahsetme hakkımız yok” diyor Bannerman. “Sırları açık etmek istemedik, böylece izleyenler taze bir deneyimle karşı karşıya kalacaktı. Üç yıl boyunca, kimselere anlatmadan dünyanın en ilginç projelerinden birinde çalışmak da çok büyük bir çelişkiydi.”
“Filmlere olan hayranlık inanılmaz” diyor Godfrey. “Brezilya’ya gitmek sıradışı bir deneyimdi çünkü orada da hayranlardan gördüğümüz sevgi inanılmazdı. Kristen ve Rob'un otellerinin önünde ellerinde isim pankartları yazılı en az 250 kişi vardı, bağırıp alkışlıyorlardı. Eminim çılgına dönmüşlerdir fakat onlara bir durup, bir adım geriden bakıp, kariyerlerinde bir daha böyle bir şeyle karşılaşmama ihtimalleri olduğunu da söyledim.
Louisiana’daki çekimlerde oradaki hayranları Facebook’ta “Twilight Takes Over Baton Rouge” diye bir sayfa açtılar ve tam 10,000 takipçileri oldu. “Güney’de herkes biraz daha mesafeliydi ve oyuncuların istedikleri gibi hareket etmelerine olanak sağladılar. Baton Rouge biraz daha kontrollüydü Vancouver ya da diğer büyük şehirlere göre ve birinin çıkıp ‘Bırakın işlerini yapsınlar yoksa bir daha hiç gelmezler’ demesi gerekiyordu” diyerek gülüyor Godfrey.
“16 yaşımdayken Star Wars en havalı filmdi ve daha ne internet ne de sanal dünya vardı.” diyor Bannerman. “Film vizyona girene kadar ne olacağına dair fikrimiz olmazdı. Şimdiki multimedya platformlarını düşününce hayranların her şeyden haberi oluyor, ekip içinde tutsanız bile bilgileri. Daha önce hiçbir projede bu denli bir hayran gücüyle karşılaşmamıştım.”
 “Üzerimize çektiğimiz dikkatin eşi benzeri yok fakat çalışma sahasını korumak için ekstra bir enerji de gerektiriyor bu.” diyor Bannerman. 400 kişilik bir ekiple oyuncularınız olduğunda, çok büyük bir dünyadan bahsediyorsunuz. Bir mekandan diğerine, ülkeden ülkeye geçerken tüm bunlara odaklanıp bir yandan hayranları da küstürmemeye çalışmak zor bir işti.”
 “Alacakaranlık’ı değişik kılan şeylerden biri de, herkes elinizdeki materyale dair o kadar fazla bilgiye sahip ki, değişiklik yapmak üzere verdiğiniz kararlar çok zorlayıcı oluyor.” Diyor Condon. “Bu yüzden kurguda bırakmak zorunda kaldığımız ama DVD ekstralarda yer alacak birçok sahnemiz oldu.”
Bölüm 1’in sinemalarda olacağı zamanda Condon yoğun biçimde Bölüm 2’nin post-prodüksiyonuyla ilgileniyor olacak. “İkinci filmde vizyonumuz daha da büyüyor ve tüm hikayenin sonuna geliyoruz…vampir hayatına geçiyoruz.”
Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti - Bölüm 1 18 Kasım’da sinemalarda!

BILL CONDON (Yönetmen) Ünlü yönetmen, ve Oscar sahibi senarist Condon, çok beğenilen ve ödüllü oyuncularla çektiği filmleriyle de meşhur bir isim. Ünlü Broadway uyarlaması Dreamgirls ile iki Oscar® ve üç Altın Küre kazandı. Condon kendi senaryosuyla yönettiği bu çalışmasıyla 2 Directors Guild of America Award sahibi de oldu. Başrollerde Jamie Foxx, Beyoncé Knowles, Eddie Murphy, ve Jennifer Hudson yer almış ve Hudson bu rolü ile Oscar®, Altın Küre, BAFTA ve Screen Actors Guild Award kazanmıştı.
Condon daha sonra Kinsey’ı de yazıp yönetmiş ve 2005 En İyi Yönetmen ödülü - British Directors Guild - kazanmıştı. 20.yy’ın en sert portrelerinden birini hayata geçirmiş ve Kinsey ile Los Angeles Film Critics Best Actor Award da kazanmıştı (Liam Neeson), Laura Linney de buradaki rolüyle Oscar adaylığı kazanmıştı.
Kendisine En İyi Uyarlama Senaryo ödülü kazandıran ‘Gods and Monsters’ filmini de yazıp yönetmişti. Film Independent Spirit Award kazanmış ve National Board of Review’dan En İyi Film seçilmişti.
Condon Chicago müzikalinin de beyazperde için senaryosunu yazdı ve ikinci Oscar adaylığını aldı. Başrollerinde Renée Zellweger, Catherine Zeta-Jones ve Richard Gere’in olduğu film altı dalda Oscar ® kazandı (En İyi Film de olmak üzere).
Condon Strange Behavior filminin senaryosunu da, filmi aynı zamanda yöneten Laughlin ile yazdı. Film bir kült haline geldi ve devamında asıl devamı olmasa da Strange Invaders’ı getirdi. Condon’ın ilk yönetmenliği Sister, Sister ile başrollerde Jennifer Jason Leigh, Judith Ivey ve Eric Stoltz ile – oldu.
Condon şu anda Film Independent’ın başkanı, Independent Writers Steering Committee’nin de. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder