Daha Önce Varlığından Bile Haberdar Olmadığım Bir Hayat Yaşıyorum.
(Edward’ın seksi cazibesi üzerine) Vampirlerin çekici olduğu bir vampir filmi izlediğimi hatırlamıyorum.
Tamam, kızlar bazen seksi görünüyor olabilirler ama erkekler vampir dişleri ve
makyajıyla normal hallerinden daha kötü duruyorlar. Mesela True Blood’ı
izliyorum ve oradaki yakışıklı adamların
vampir makyajıyla beraber nasılda kötü göründüklerine şahit oluyorum.
(Kristen Stewart’la çektiği ateşli sahneler hakkında) Eğer birbirinizle çok rahatsanız böyle kuvvetli bir sahneyi
çekmek daha da zor bir hal alır. Sürekli “Bu insanın karşısında kendimi rezil
etmemeliyim,” “Onun şu anda ne düşündüğünü biliyorum,” gibi şeyler
düşünüyorsunuz ve bu bir süre sonra komik bir hal almaya başlıyor. Hep şöyle
oluyorsunuz “Tanrım, umarım bu yaptığım uygundur.” En zor olan kısımda +18
sınırının üzerine çıkmamak için aldığımız önlemlerdi. İnsanların sürekli
kitaptaki seks sahneleri hakkında konuşmaları çok komik çünkü kitapta öyle bir
şey yok. Gidip okuyun, göreceksiniz ki sadece karartılan sahneler var.
(Göründüğü gibi romantik değil) Yatak odasında ve okyanusta bazı romantik sahneler çektik.
Tabii dalgaların arasında bu pek de mümkün değildi. Gel-Git’in kuvvetini hafife
alıp öpüşmeye çalışıyorduk ve bu hayatımda şimdiye kadar yaptığım en zor şeydi.
Kristen ve ben kocaman dalgaların arasında sahile iplerle bağlı olan kutuların
üzerinde durmaya çalışıyorduk. Tanrım, kesinlikle imkânsız bir durumdu. Yalnız
tek iyi yanı vardı o da bu sahneleri Karayipler’in sıcak sularında çekiyor
olmamız.
(Dikkat çekici kasları hakkında) Kitapta Edward’ın kasları hakkında bir sürü tanım var;
heybetli, mermer gibi… falan filan.Tüm seri boyunca üstsüz görünmemeye çalışarak
hep şöyle “Hayır, asla üstümü çıkarmayacağım ve spor yapmayacağım!”diyordum.
Hemen ardından ‘Şafak Vakti’ni çektiğimizde “Bu sonuncu film, en iyisini
yapmalıyım,” diye düşündüm. Sonuç olarak üstsüz sahnelerimi çekmek için spor
yapıp kaslarımı güçlendirdim. Ama çekimlerin
bittiği günün ertesinde spor yapmayı bıraktım. Spor yapmak bence çok sıkıcı.
(‘Şafak Vakti’ndeki büyük düğünün odak noktası o değildi) Evlenen erkeklerin pek çoğu benim yaşadıklarımın aynısını
yaşıyor. Mihrapta durup beklemekten başka bir şey yapmıyoruz. Bu artık benimle
ilgili bir durum değildi, bütün işin ağrlığını Kristen yüklendi. O her şeyi
aşıp koridorda yürürken ben sadece durup bekliyordum ve “Çok güzel
görünüyorsun! Hadi evlenelim! Süper!” gibisinden bana çok basit geliyordu.
(Konu aşk ve evliliğe gelince onu “eski moda bir aşık” olarak
adlandırabiliriz) Ben eski tarz bir aşık olduğumu düşünüyorum çünkü herkes
Edward Cullen’ın eski moda bir aşık olduğunu söylüyor oysa ki ben onu normal
birisi olarak görüyorum. O ne istediğini bilen birisi. Birine aşık oluyor ve
onunla evlenmek istiyor –ki ben de bu fikrine katılıyorum.
(Baba olmak hakkında) Kimse baba olmanın nasıl bir şey olduğunu önceden bilemez,
buna hazır olmanın bir yolu yok. Kollarınızdaki minik varlık ağlamaya başladığında
dikkatli olmaya başlıyorsun. Ama kucağıma bir bebek alıp filmde baba olmak kolaydı.
Eğer bir filmde baba oluyorsanız çocukların bazı sinir bozucu yanlarından kurtulmuş
oluyorsunuz çünkü gerçekte bebeğin sorumluluğunu alan kişi siz olmuyorsunuz.
(‘Alacakaranlık Serisi’nin sonu üzerine) Filmi çektiğimiz son gün hava çok güzeldi, Kristen ve ben
kumsalda çekim yapıyorduk ama o kadar da kötü değildi. Sadece ikimiz vardık.
Ardından bütün ekiple beraber gün doğumunu izledik, çok güzeldi.
(Gelecek hakkında) Her ne kadar serinin filmleri arasında başka filmler çekmiş
olsam da sanki uzun zamandır bir kasırganın içerisindeymişim gibi hissediyorum.
Diğer filmlerimin tanıtımlarına katıldığımda bile bana Alacakaranlık hakkında sorular
soruldu. Bu artık sabit bir hâl almaya başladı. Daha önce varlığından bile
haberdar olmadığım bir hayat yaşıyorum. Bu sebepten yetişkin olmayı bir süreliğine
erteleyebiliyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder