5 Eylül 2012 Çarşamba

Metro France Röportajı (Mayıs 2012)



 Alacakaranlık filmlerinden David Cronenberg'in dünyasına geçiş yapmak büyük bir adım. Bu sence yeni bir kariyerin başlangıcı mı?

İlk olarak Cosmopolis ile burada bulunmak benim gibi genç bir aktör ve sinemayı gerçekten seven insanlar için bu festival çok mühim. Çünkü Cannes sinemayı bir sanat olarak ele alan nadir festivallerden biri. Buranın ünlü olmakla veya onun getirileriyle hiçbir alakası yok. Kariyerime dönecek olursak, bu film kesinlikle bir şeylerin başlangıcı oldu. Çünkü Cosmopolis'i çekmek bana ilgimi çeken projelere dâhil olmamı sağlayacak güveni verdi.

Bu mesleğe İngiltere'de başladın ama Hollywood sayesinde ünlendin. Sence genç Amerikalı oyuncuların Cannes'a bakış açıları da seninki gibi mi?

Belki... Ama yalnızca filmleri yarışmaya seçilene kadar *gülüyor*. Amerika'da Cannes medyada fazla yer almaz ama biz profesyoneller arasında sıkça konuşulan bir olaydır. Mesela Londra'da festival 2 hafta boyunca gazetelerin ilk sayfasında yer alır. Asıl garip olan şeyse buradaki bütün insanların filmin ilk gösteriminde sizi alkışlaması. On the Road'un galasına katıldığımda bunun farkına vardım. Amerika'da insanlar filmin bitiş jeneriği başlar başlamaz salondan ayrılır. David'e  sürekli “Cosmopolis'le yuhalanırsak ne olur? En azından 20 dakika boyunca ayakta durmak zorunda mıyız?” diye sorup durdum *gülüyor*.

Açıkça görülüyor ki bir Cronenberg hayranısın. Onun herhangi bir filminde yer almak için senaryoyu dahi okumadan hiç imza attığın oldu mu?

Kesinlikle. Geçen hafta yaptım! Menajerim bana David'le yeniden çalışmak için hazır olup olmadığımı sordu bense hiç düşünmeden "evet" dedim *gülüyor*. Cosmopolis'in senaryosunu teklif gelmeden bir yıl önce okumuştum ve muhteşem olduğunu düşünmüştüm. İlk okuyuşumda bir yakınlık hissettim. Henüz ne hakkında olduğunu dahi bilmediğim halde sanki bana bir şeyler anlatıyormuş gibi hissetmiştim.


Cronenberg çekimler sırasında prova yapmana ya da filmin altındaki manayı çözmene izin vermedi. Bu seni korkuttu mu?

Bu anlaşılabilir bir şey aslında çünkü senaryo çok karışık ve çok farklı noktalara çekilmeye müsaitti. Zaten David de bu konuda benimle çok fazla konuşmadı. Sadece kısa bir konuşma yaptık hepsi o. Çekimlerden iki hafta önce otel odamda oturup kendi kendime "Aman Tanrım!" nidaları attığımı hatırlıyorum. Çekimlerin ilk günü dehşete düşmüştüm. Kamera denemeleri yapmıştık. Limuzinin içinde oturup hiçbir şey yapmadan öylece duruyordum ve neredeyse kusacaktım. Kalbim çok hızlı çarpıyordu, David'in beni kovacağını ve benim bir sahtekâr olduğumu düşüneceğinden korkuyordum. Ama o çok sakindi. İlk hafta ekibi bana David'in ne yaptığını bilmediğini fakat bunun olağan bir durum olduğunu ve filmin altındaki manayı çözmeye çalıştığını açıkladı. Ritmimizi yakaladığımız anda ise daha hızlı ilerledik. Çekimlerin sonuna doğru her sahneyi tek defada çeker hale geldik. Çılgıncaydı. Son sahne için 4 günlük bir süremiz vardı ama biz 1,5 günde çekimleri tamamladık.

Senin için en zoru neydi? Diyaloglar oldukça edebi değil mi?

Genelde filmlerde diyaloglar çok iyi değildir ve aktörler onları değiştirmek zorunda kalır ki bu da işlerinin bir parçasıdır. Ama bu filmde diyaloglar çok iyiydi. Zor olan tek şey David'in yaşanan teknik problemler nedeniyle sahne çekim programını değiştirmesi oluyordu. Böyle olunca her gün bütün senaryoyu ezberlemiş olarak orada bulunmam gerekiyordu, tıpkı tiyatro oyunu gibi. Bir yandan iyi bir şeydi çünkü normalde çekimden otel odanıza döndüğünüzde yapacak hiç bir şeyiniz olmaz ama bu defa benim her gece senaryonun üzerinden geçmek gibi bir uğraşım vardı.

Sevişme sahneleri hakkında ne düşünüyorsun? Eğlenceli ve heyecanlı mıydı?

En zor sahne korumamı canlandıran Patricia McKenzie ile olandı. İlk başta bizim önce orgazm olup ve sonra konuşmamız gerekiyordu. Ama David değişiklik yapıp sevişme süreci boyunca konuşmamız gerektiğine karar verdi *gülüyor*

Peki, prostat muayenesi olduğun sahne nasıldı? 

Çekimden beş dakika önce David bana gelip "Testislerinin alt kısmını ekranın üstünde görmek istiyorum," dedi *gülüyor*. Tam o anda kendime David için her şeyi yaparım diye hatırlatmam gerekti. Yanına gittim ama ona yapamayacağımızı söyledim. Anlayışla karşıladı. Başlangıcı oldukça tuhaf bir sahne, herhangi bir filmde pek görmeyeceğiniz türden. Ciddiyim.
 
Don DeLillo romanı 11 Eylül ve yaşanan ekonomik krizin öncesinde yazmıştı. Fakat Cosmopolis'teki karakterler günümüzün ikilemlerini yaşıyor. Siz filmi mümkün olduğunca günümüze uyarlamaya çalıştınız mı?

Çekim esnasında süre gelen bir ton olay haricinde bilerek bir şeyler yapmadık. Mesela Wall Street işgal eylemleri tam da bizim protesto sahnelerini çektiğimiz zamana denk gelmişti. Ve Rupert Murdoch tıpkı filmdeki karakterim gibi suratına pasta yedi! Çok garip aslında çünkü Cosmopolis'i gerçekliğe yakın bulmuyordum daha çok bir şiir gibi geliyordu. İşte kitabı okunabilir ve zamansız yapan şey de bu. Ekonomik krizin sanal tarafını ele alıyoruz, mesela fareleri parayla değiştirsek de durum değişmiyor... Ve buna kesinlikle katılıyorum. Dürüst olmak gerekirse paramı asla herhangi bir şeye yatırmadım. Bana anlamsız geliyor, sadece insanların kafasında yarattığı bir şeyden ibaret.

Eğer ödül kazanırsan konuşma yapmayı düşünüyor musun?

Kesinlikle hayır! Sahneye çıkmak ve yuhalanmaktan ölesiye korkuyorum!

Bu senin ilk büyük ödülün olabilir...

Hey, Alacakaranlık'la MTV Movie Awards'ta 'Best Kiss' ödülünü kazandım. Hem de üç yıl üst üste!

O zaman biz de sana şöyle bir ödül verelim; en iyi parmaklanan...

*kahkahalara boğuluyor* Harika olabilirdi. Sinema tarihinin en iyi prostat sahnesi için inanılmaz bir ödül olurdu.

Bundan sonraki filmin de yine Cronenberg'le mi olacak?

Henüz ne zaman çekileceğini bilmiyorum. Bu David'in Amerika'da çektiği ilk film olacak. Los Angeles'ta çekilecek. Sinema endüstrisini anlatacak ve size şunu söyleyebilirim ki oldukça garip bir film olacak. O zamana kadar Jonny Mad Dog'un yaratıcısı Fransız yönetmen Jean-Stéphane Sauvaire ile Mission: Blacklist'i çekeceğiz. Saddam Hüseyin'in yakalanışını konu alacak. Filmi Irak'ta, Tikrit'te çekmek istiyoruz ama durum biraz karışık. Şu anda 26 yaşındayım ve bu tarz şeyler beni kendine çekiyor. Bunu birinin yapması gerekiyorsa o kişi ben olmalıyım!

ÇEVİRİ: elwiens
Kaynak | RPLife

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder