15 Eylül 2012 Cumartesi

The Boston Globe Röportajı (Ağustos 2012)

İkinizde daha önce bu filmi kronolojik sıralamayla çektiğinizi söylediniz ve ben çoğu filmin çekimlerine son sahneyle başlandığını biliyorum. Baştan sona doğru çekmek bir ayrıcalık mıydı?

David Cronenberg: Yönetmen olarak öğrenmesi en zor şeylerden biriydi benim için. Demek istediğim, birden bire filmin son sahnesini en başta zorunda kalıyorsunuz. Aktörler için de daha kim olduklarını bile tam anlayamadan öldükleri sahneyi çekmek zordur. Mesela ben aktörken Clive Barker'ın "Nightbreed" filminde rol almıştım ve çektiğimiz ilk sahne karakterimin öldüğü sahneydi. Ve bende tipik aktör repliğini söyledim. "Daha yaşayamadan ölümü nasıl bilebilirim ki?" dedim. Bu durumda sırayla çekmek ayrıcalık oluyor. Sanırım Rob bundan bahsedebilir.

Robert Pattinson: Sana katılıyorum (gülüyor). Bunun üstüne ekleyebileceğim bişey yok sanırım.

Röportajlarınızda romanın filme nasıl uyarlanacağını ve bunun sizin için ne demek olduğunu bilmediğinizi söylerken oldukça samimiydiniz. Peki şimdi ikinizde filmi bitirmişken senaryoyu farklı bir şekilde yorumlayabildiniz mi?

RP: Ben bunu seviyorum. Şaşkınlığın ille de kötü bir şey oldunu sanmıyorum. Şimdiye kadar yüzlerce ropörtaj yaptık ama hala söyleyecek yeni şeyler bulabiliyorum.

New York Borsası'nın açılış çanını çaldınız. Nasıl bir şeydi? Ve eğer oradaki insanlar filmi görseydi nasıl yorumlarlardı sizce?

DC: Menkul kıymetler borsasının tüm salonlarında, duvarların içine monte edilmiş televizyonlarda "Cosmopolis"ten klipler gösteriyorlardı. Bizimle ilgilenen insanların hepsi film hakkında çok heyecanlanmıştı ve izlemeyi çok istiyorlardı. İnanılmaz derecede hoşgörülü, dostcanlısıydılar ve birdenbire "Bu kapitalizmin müthiş, samimi yüzü işte. Bunca zamandır neden ona karşı koyduğumu bilmiyorum. Sanırım biraz hisse senedi satın alacağım" diye düşündüm. (Pattinson gülüyor). Borsa, pazarlamayla ilgili. Pazarlanan bir ürünü, günün başlangıcıyla birleştirmek çok basitti. Ayrıca menkul kıymetler borsası açılış çanını çalıyor olmamızın ironik olabileceğini anladıklarını sanmıyorum.

Bay Pattinson. Sizin bu ziyaret hakkındaki görüşleriniz neler?

RP: O dünyayla ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Herşeyi berbat edeciğimi düşündüğümden çok korkmuştum. Ve o insanların coşkuşunu görmek... Bunlar bana çok yabancı. İnsanların tutumları bile öyle. Bana çok farklı geliyor bunlar. Demek istediğim, daha önce brokerlarla tanıştım fakat onlar kendi ortamında hiç beklemediğim bir şekilde çok mutlu görünüyorlardı. Hiç gergin değillerdi. O sabah çanı kimin çalacağını görmek için çok heyecanlıydılar. Amerika jimnastik takımı kapanış için o akşam onlarlaydı. Çalışmak için oldukça eğlenceli bir yer gibi geldi bana.

Birbirinizle çok iyi anlaşıyor gibi görünüyorsunuz. Tüm bu tanıtım turu boyunca birbirinize çok yakındınız. Hatta borsa açılış resimlerine bakarken akraba gibi durduğunuzu düşünmüştüm.

(Cronenber ve Pattinson güler)

DC: Çok iyi anlaşıyoruz ve o gün hemen hemen aynı takım elbiseyi giyiyorduk. Filmle de bağlantısı olan -karakter oradan giyiniyordu- Gucci'dendi, yani o gün Tweedledum ve Tweedledee* gibiydik.

Bay Pattinson, Cronenberg hayran kitlesi tarafından nasıl karşılandınız? "Twilight" hayranlarıyla David Cronenber'in filmlerini seven insanları bir arada görmenin biraz tuhaf olduğunu hayal edebiliyorum. 

RP: Kesinlikle. Londra'daydık ve sanırım iki farklı gruptan insanların beklenmedik bir şekilde muhtemelen ilk kez karşı karşıya kaldıkları bir soru-cevap paneli yapıyorduk. Bilemiyorum... David'in korku filmi hayranları ve "Twilight"ın genel kadın fanları... aslında iyi bir birleşimdi. Bence ilk başta her iki grupta birbirlerinde ortak birşey göremediler ama gerçekten güzel ve tuhaf bir çift oldular. David için göz yaşı dökebilecek uzun saçlı, sakalları olan bir adamla, aynı şeye ağlayacak bir "Twilight" fanı gördüğünüzde, işte çift budur diyebiliyorsunuz.

Bay Pattinson, tüm talk show sunucuları adına bu soruyu sormak zorundayım: Ünlülerin bir tartışma anında ortadan kaybolabilme yeteneklerine her zaman hayran kalmışımdır. Bunu nasıl beceriyorsunuz? Harhangi bir tünel sistemi falan mı var? Bu kadar izlenirken, saklanmak için nereye gidiyorsunuz?

RP: Ünlülerin gittiği bir cehennem var. Oraya girebilen tek kişiler onlar. Gizemli küçük kasabalar ağı. (Kıkır kıkır gülüyor)

*Lewis Carrell'ın yazdığı Alice Harikalar Diyarın'da romanında yer alan ikizler.

ÇEVİRİ: RobertaYDiego
The Boston Globe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder