14 Temmuz 2012 Cumartesi

Comic Con 'Şafak Vakti - Bölüm 2' Konferans Notları


Konferans videolarını buradan izleyebilirsiniz.

Soru: Rob ve Taylor, sizce bu film Edward ve Jacob’ın sonunda arkadaş oldukları ya da birbirlerini aileden biri gibi görüp sevmeyi öğrendikleri film mi?

Taylor: Biz her zaman o arkadaşlığa sahiptik, değil mi?

Robert: Evet, kızımı ona verdim. Kızımı ona feda ettim.

Taylor: Aşk bu.

Robert: Gerçek aşk. Esasında bu film Edward ve Jacob arasındaki aşk hikayesi.

Taylor: Evet, üçümüz arasındaki ilişki artık biraz daha farklı. Şimdiye kadar hep bu karmakarışık aşk üçgeniydi, şimdi ise bir kare. Hayır. Artık o kadar karışık değil.

Kristen: Şimdi tam bir çember olduk.

Soru: Serinin bitmesi sizin için tatlı bir üzüntü taşıyor mu? Comic-Con’da son beraberliğiniz nasıl geçiyor?

Kristen: Tuhaf aslında. Eğer son halinden memnun olunmayan yeniden çekmemiz gereken bazı sahneler var deseniz, sevinçten titremeye başlardım çünkü bu rolü oynamaktan büyük keyif alıyorum. Dört yıldır bu işi yapıyoruz. Durum böyle olunca, bundan uzaklaşmak her ne kadar kötü olsa da seriye dönüp sevgiyle bakıyorum ve ona tutunuyorum. Bu her zaman benimle olacak bir şey. Bunun için çok minnettarım.

Stephenie: Birisi onların hayatlarının nasıl değişeceğinden bahsetti ve ben de düşündüğümü söyledim, günlük olarak baktığınızda olumlu olacağına daha çok rahatsız edici geliyor. Her gününüz o kadar da güzel değil, öyle değil mi?

Kristen: Bazen.

Robert: Bazı şeyler olabilir ama bunun diğer insanlarla ilgisi yok. Tuvalete gitmekten nefret ediyorum.

Soru: Bu seriyi çekerken kişisel olarak nasıl değiştiğinizi hissediyorsunuz?

Kristen: Bir projeye onu bitirmek için başlarsınız. Bu gerçekten dopdolu bir deneyimdi öyle ki neredeyse çok fazla geliyor ve altından kalkamıyorsunuz. Ama aynı zamanda bu güzel, iyi ve doğru hissedebilmenin tek yolu. Mücadele ettiğimi düşünüyorum, yine de Stephenie başka bir kitap yazsa, “Tamam, bir an önce okumalıyım,” derdim. Bu duyguları taşımaya devam ederdim. Başka olaylarla da bu hissi bulabileceğimi biliyorum. Bu beni nasıl değiştirdi? Bilmiyorum. Belki de yaptığım işi sevmemin altındaki fikir kabul edilmiş oldu. Sadece yaratıcılık olarak aranızda bağ olan kişileri kontrol ediyormuş gibi hissetmek için bağımsız filmler yapmak zorunda değilsiniz. Büyük de oynayabilirsiniz. Belki bu konuda fikrim değişmiş olabilir. Ama kişisel olarak, bu soruyu doğru düzgün cevaplamam mümkün değil. Çok uzun sürer.

Soru: Yıllar önce tanıştığınızda birbiriniz hakkındaki ilk düşünceleriniz nelerdi?

Stephenie: Benim için ilk an unutulacak gibi değildi çünkü onlarla set yemeğinde buluştuk ve yemeğe direk çekimden kostümlü halleriyle geldiler. Yani onlarla ilk buluşmam hayatımdaki en acayip deneyimlerden biriydi, hepsi benim hayalimdeki arkadaşlarım olarak karşımda duruyorlardı. Ama onları o halde görmek çok harikaydı, “Onlar böyle görünüyolar. Onlar gerçekler.” Onlara dokunmak istedim. Gerçekten çok güzeldi. Aynı zamanda heyecan verici bir durumdu çünkü hepsi mükemmel görünüyordu ve onlarla bir an önce çalışmak istiyordum.

Kristen: Rob’ın pantolununu beğenmiştim. Cidden çok tuhaftı. Taylorla tanıştığımda o hala çocuktu ve Yeni Ay’dan sonra artık öyle olmadığını fark ettim. Onunla tanışmak çok tuhaftı. Şöyleydim, “Gerçekten mi?” Onun için savaştım aslında. İkisi için de. Bunu bir röportajda açıklamak çok zor çünkü bunu kendime bile açıklayamıyorum. Bazen birileriyle tanışırsın ve şöyle düşünürsün, “Birlikte bir şeyler yapmalıyız. Güzel olacaktır. Aramızdaki bu enerji her neyse onu değerlendirelim. Hadi bir şeyler yapalım.” İkisi için de aynı şekilde düşünüyorum.

Soru: Son filmi çekerken birbiriniz hakkında keşfettiğiniz bir şey var mı?

Stephenie: Bu kadar zaman sonra yeni bir şey keşfetmek zor. Benim için yeni olan bir şey varsa o da Kristen’ı ilk kez vampir Bella olarak görmekti. Harikaydı. Onu bu şekilde yeniden keşfetmek çok güzeldi. Gerçi herkes aynı şekilde düşünüyordu.

Taylor: Doğru. Hepimiz çok sıkıcıydık. Kristen tüm bu seri içinde bu tuhaf, sakar, kendinizden bir şey bulabileceğiniz kızı oynarken çok iyi bir iş çıkardı. Şimdi birden bire kendini gösterişli, seksi bir vampire dönüştürdü ve tamamen farklı bir kişilik oluşturdu. Bunu görmek benim için çok etkileyiciydi ve fanların da akıllarını başlarından alacağına eminim.

Stephenie: Gerçekten, Bella’yı o kadar güçlü görmek benim için rüya gibi bir şeydi. Harikaydı!

Kristen: “Vay canına kendimi spor araba gibi hissediyorum. Neler yapabiliyorsun bir görelim!” dedim kendi kendime.

Soru: Rob, karakterine ne kadar benziyorsun?

Robert: Bu soru için çok heyecanlıydım. Bilmiyorum. Artık bir cevabım yok. Stephenie ile ilk buluşmamızı ve onunla bu konuda çok tartıştığımızı hatırlıyorum.

Stephenie: Orada oturmuş Edward’ın nasıl düşündüğü ve hissetiği hakkında benimle tartışıyordu. Harikaydı, muhteşemdi.

Robert: Üç filmi çektikten sonra ayırıcı bir anlayışın olduğu bir noktaya ulaşıyorsunuz o yüzden bir süre sonra siz nerde bitiyorsunuz karakter nerde başlıyor anlayamıyorsunuz. Vancouver’da o kadar çok vakit geçirdim ki artık Edward bu şekilde davranmazdı diye düşünüyorum. Ama eğer biri neden böyle düşündüğünüzü sorarsa nedenini bilmiyorsunuz. Çünkü ben öyle yapmazdım diyorsunuz.

Soru: Twilight’ın yeniden çekilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Robert: Bence harika olurdu. Bunu görmek isterdim.

Taylor: Eminim ki çok ilginç olurdu.

Robert: Benim yerime oynayacak olan kişiye çok acıyorum. Onları yok ederdim. Onlara karşı bir kampanya başlatırdım.

Kristen: Asıl güzel olan nokta bunun son bir sayfa olmasının sebebi aslında ta kendisi. Hikayenin bittiğine inanmak zorundasınız. Benim kendi içimde bir bakış açım var çünkü onu ben oynadım ama eğer böyle bir şey olursa, yemin ederim, lütfen onları yalnız bırakın! Onlar ne yapacaklarını bilirler. Bu işi onlara bırakın. Filmin sonu fazlasıyla tatmin edici, tatlı ve ideal. O kadar iyi hissediyorsunuz hikayenin bitmesi gerektiğini biliyorsunuz. Ama ben yine de varım. Sadece bu fikre açık olduğumu söylüyorum. Nasıl bir şey çıkacağını merak ederdim.

Stephenie: 20 yıl içinde olursa ilginç olabilirdi. Ama bu rolleri kabul eden insanlara ben de acırdım çünkü çok zor olurdu. Onlar için işler iyi gitmezdi diye düşünüyorum. Sevilmek böyle bir şey. Aynı şekilde olmazdı. İlginç olurdu evet ama zor olurdu. En zor kısım bu olurdu. Bella’nın hikayesi kesinlikle bitti. Final yapıldı. Eskiden, vampirler hakkında yazmayı asla kesmeyeceğimi düşündüğüm günlerde, Renessme’yi yaratmamın bir sebebi vardı. Yeni bir anlatıcı yaratıyordum. Ama bunun daha 20 yılı var.

Robert: Edward ve Bella’nın boşanmasına ne dersin? Mr. and Mrs. Smith gibi bir şey?

Stephenie: Peki kim canlı çıkardı?

Robert: Zaten olay o, onlar ölmüyorlar.

Kristen: Ben kesinlikle onun kafasını koparırdım.

Soru: Film, kitaba drama ve duygu anlamında neler katacak?

Stephenie: Bill, fantastik olayların arasında insancıl duyguları bulmakta çok başarılıydı. Bence ilk filmde muhteşem bir iş çıkardı. İnsan ilişkilerini hissetmenizi sağladı ve filmi taşıyan buydu. Harika bir iş çıkardı.

Kristen: Umarım kulağa küstahça gelmez ama filmin sonuyla ilgili çok güzel şeyler yaptık. İnsanların bunu zaten biliyor olması kötü ama iki film olsa da Bill’in son kitabı yönetebilecek en harika yönetmen olduğunu düşünüyorum. Bella vampir. Artık onun insan görünüşü yok. Bu her zaman hikayenin kökeninde olan bir olaydı ve bu süreç içinde çok gergindim. Artık o da vampir olduğu için kibirli olmak biraz zor gözüktü. Buna engel olacak bir şeyler olmasından korkuyordum ve o da tam da yapılması gerekeni yaptı bence. Sonla birlikte seyircileri çok duygusal sahneler bekliyor, ben tam dört kere izledim ve her seferinde ağladım. Çok güzeldi.

Soru: Filmin çekimlerinde fiziksel olarak zor bulduğunuz bir şey var mıydı?

Stephenie: Filmin büyük bir kısmında Kristen’ın eli sargılıydı.

Kristen: Baş parmaklarım çok şanssızlar. Bu beni bezdirdi açıkçası. Beni deli ediyor. İki baş parmağım da artık garip bir şekle sahipler. Aksiyon sahnelerinin başında kendimi yaraladım, ekranda göreceğiniz her yüz ekşitme karesi büyük olasılıkla gerçek. Fiziksel olarak bu film daha uğraştırıcıydı çünkü Bella’nın odanın içinde yürüşüyü benim odada yürüyüşümden farklıydı. Eğer biraz dikkatli düşünürseniz hiçbir şey belirsiz değil. Her şeyin bir anlamı var. Uzun bir süre boyunca herkesin kendi vampir versiyonlarını izleme fırsatı buldum. Onlardan edindiğim deneyimler arasında neyi kullanıp neyi kullanmayacağımı seçtim. Bella’yı bir şekle sokmak keyifliydi ama çok çok zordu. Bella’yı ilk kez vampir olarak oynacağım gün Stephenie’nin yanına gidip, “Steph, nasıl rüzgar çanı gibi ses çıkaracağım acaba? Bu imkansız,” dedim. Gerçekten aklımı başımdan aldı. Bu tip şeyler benim için büyük uğraşlar. Bu şeyin peşini bırakmak zorundaydım çünkü rüzgar çanı gibi bir ses çıkaramıyorum.

Soru: Bu kadar filmden sonra bu filmleri fenomen yapan şeyi şimdi anlayabildiniz mi?

Stephenie: Hayır, bu durum beni hala şaşırtıyor.

Kristen: Bu şeye obsesif derecede bağlandım ve benim için kişisel bir deneyim oldu. Benim gibi kendilerini kitaplarda bulan insanlar var ve burada hepimizin paylaştığı bizi birbirimize bağlayan ve yayılan bir enerjiden bahsediyoruz. Beğendiğiniz bir şeyi arkadaşınızla paylaşırsınız ve birdenbire onu paylaştığınız için sevmeye başlarsınız. İnsanların bağlandığı şey aşktı ama bu daha edebi bir eserdi.

Soru: Twilight’a başladığınızdan beri, bu filmle birlikte anılmak size nasıl etkiledi? Size zarar mı verdi yoksa diğer projeleriniz için katkı mı sağladı?

Kristen: Kazandığımız başarı inanılmaz. Bu çok büyük bir iltifat, özellikle de kitabın fanları size bir kenara ayırıyorlarsa. Lütfen bunu yapın! Bu bana işimi doğru yaptığımı gösterir. Eğer bu kitapların ve filmlerin fanatik derecedeki bir fanı size “Seni başka şeylerde izlemek tuhaf geliyor,” diyorsa bu güzel bir şeydir. Hatta mükemmel! Bu bir iltifattır. Bu beni akla hayale sığmayan şeylerin içine attı. Mücadele etmek bizim için hep vardı, bundan daha fazlasını isteyemezdim. Mücadele benim hayatımda en çok sevdiğim şey. Şimdi bazı şeylerin içine düşmek yerine istediğim şekilde kendimle mücadele edebiliyorum.

Soru: Şafak Vakti – Bölüm 1'deki sevişme sahneleri çok konuşuldu. Fanlar ikinci filmde vampirlerin sevişme sahnelerini görebilecek mi?

Kristen: Birinci filmde akıllara durgunluk veren, uhrevi bir sevişme sahnesi olması gerekiyordu. Birincisi tatlı bir sahneydi. Tamamen keşfetmek üzerineydi ve müstehcen değildi. Bu filmin hiçbir şeyi müstehcen değil. Ama ikinci filmde hayvan gibi davranmak istedik. Denedik ve bize bunun +18 (rated R) olduğunu söylediler.

Soru: Dünden bugüne hiç unutamayacağınız, sürekli sizinle kalacak olan belli bir anınız var mı?

Stephenie: Sanırım benim en sevdiğim hatıralarım çekimlerin son haftasındaydı. Düğünün gece çekimlerini yapıyorduk ve bu bittikten sonra hikayenin tamamen biteceğinin hepimiz farkındaydık. Heyecanlıydık çünkü evimize gidebilecek ve günde sekiz saat uyuyabilecektik ve ben çocuklarımı daha fazla görebilecektim. Bitmesi için hazır olduğum çok fazla şey vardı ama bir yandan da üzgündüm çünkü bu insanlarla eskisi gibi takılamayacağımı biliyordum. Herkesin evinde, garajında toplandığını ve orda takıldığımızı hatırlıyorum çünkü orası en sıcak yerdi. Kristen o şahane gelinliğinin içindeydi ve hepimiz set sandalyelerinde oturmuş bunun neredeyse bittiğini bilerek birbirimizle olmanın tadını çıkarıyor ve bir daha böyle olmayacağımızı bilerek eğleniyorduk.

Kristen: O günü hatırlıyorum. Evet, sadece bir anı seçmek çok zor diyebilirdim ama düğün sahneleri, o yolu yürümek oldukça ağır olaylardı.

Taylor: Filmin bitişinin yaklaştığını, geriye sadece üç hafta kaldığını ve kendime “Pekala, artık tüm anları içime sindirmenin vakti geldi çünkü bu bittiği zaman geri dönüp bunu yeniden yapmak istediğimi biliyorum,” dediğimi hatırlıyorum.

Kristen: Evet, tüm varlığınla orda olmak zorundasın.

Taylor: Hepimiz çok yorgun ve bitkindik. Çekimler yedi ay sürdü ama her şeyi sindirmek istedim. Eminim hepimiz bunu yaptık ama ben bunu yaptığım için çok memnunum. Son güne kadar olan her anı hatırlıyorum.

Kristen: Kendi çekimlerimi tamamen bitirmeme bir hafta kala son sahnem Taylor'la birlikteydi ama son sahnemin onunla olacağını bilmiyordum. Taylor, “İşte bu kadar, dostum,” dedi. En sevdiğim anlardan biri düğünden sonra beraber dans edişimizdi. Çok güzeldi.

Robert: Peter’in bisiklet çalışını hatırlıyorum. Çok komikti. Ve Brezilya’ya gittik. Neler oluyor diye düşündüm. Bu filmi dört yıldır çekiyoruz ve şimdi Brezilya’da bir botun içindeyiz. Neler oluyor?

Kristen: Kennedyler gibiydik. Çok tuhaftı.

Robert: Ve daha sonra 5000 kişinin önünde botu çarptım. Bu çılgın yolculuğun simgesi gibi oldu. Kristen ve ben yüzme kıyafetleriyleyle, silahlı ve kameralı 600 tane Brezilyalı askerle birlikte yağmur ormanlarında film çekiyorduk. Birbirimizle oynaşıyor ve şelaleden atlıyormuş gibi yapıyorduk.
Kristen: O beyaz makyajını bana bulaştırmamaya uğraşıyor, ben ise kendi kahverengi makyajımı ona bulaştırmamaya çalışıyordum. Makyaj süzülerek akıyordu ve biz “İkimiz de bembeyazız. Daha fazla makyaja gerek yok,” dedik.

Robert: Çok saçmaydı. Hayır, eğlenceliydi. Bütün bu şeyler çok çılgınca deneyimler oldular.

Canlı blog: collider.com | KstewartFans
Çeviri: zerone | KStewartFans-TR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder