4 Kasım 2011 Cuma

Robert 'Şafak Vakti' Basın Konferansında

Free Image Hosting Free Image Hosting Free Image Hosting Free Image Hosting Free Image Hosting Free Image Hosting Free Image Hosting Free Image Hosting Free Image Hosting







Soru: 4 yıldır Edward'ı oynuyorsun bize onun seri boyunca yaşadığı yolculuktan bahseder misin? Ve tabii senin kişisel yolculuğundan da.

ROB: Edward'ın yolculuğu tabirini çok geniş bağlamda düşüünüyorum. Onun bir vampir ve 108 yaşında olduğu gerçeğini görmezden geldim, mecazi amaçları dışında elinde sadece sorunlu bir genç kalıyor. Bu kendini kabul etmesiyle ilgili basit bir hikaye. O sevdiği bir kadın bulup ve bir de çocuk sahibi olmasıyla kendini buluyor. Bu pek çok sorunlu adamın kendielrini düze çıkarma yöntemi değil mi? En azından böyle umut ediliyor.

S: Bill (Condon) senin Edward'ın kendisinden nefret ettiğini ve bunun daha önceki 3 filmde hiç bir şekilde gösterilmediğini söylediğinden bahsetti.

ROB: Bunun her zaman Edward'la ilgili kilit nokta olduğunu düşünmüştüm, çünkü o ergenliğe sıkışıp kalmış biri. Siz her şeyi adaletsiz olduğunu düşünürken o bu durumu 100 yıldır yaşıyor. Haliyle umtusuzluğun zirvesine vuruyorsunuz. Bunu ve bir aşk hikayesini aynı anda ortaya çıkarma zorlayıcıydı. Bu çok garip ama Bill bana "bunu ön plana yerleştirmek istiyorum" diyen ilk kişiydi çünkü Edward seri boyunca Edward'ın en mutlu halini gördük. Onun bir nevi nefretini yansıtan flashback sahneler çektik.

S: Ve senin yolculuğun?

ROB: Büyürken istediğim gibi birine dönüşme çabası içinde pek çok engeli barındırdı. Fazlasıyla karışık bir labirent gibiydi. Bir yandan jet hızında sürüklenirken bir yanda da o labirenti geçmeye çalışıyorsunuz. Bu asla yavaşlamadı ve ben hala nerede durduğumu çözmeye çalışıyorum. Ama yine de bu eğlenceliydi. Seri başlamadan önce oyunculuğa devam edip etmeyeceğimi dahi bilmiyordum ve şu anda öncekinden daha da zorlayıcı bir yolculuk içerisindeyim.

S: iPod'unda şu anda neler var?

ROB: Pato isimli bir grup, Arnold Dramale adında bir piyanist. Daha fazla hatırlamıyorum, üzgünüm.

... ve Katy Perry! (güler)

S: Edward'ı canlandırdığın son andan bize bahseder misin?

ROB: Kristen ormanda bir espri yapmıştı? Ah evet, Jake'in arkasından koşarak bir hata yaptığını söylüyordu. Evet tüm seri boyunca yaptı o hatayı.

Doğum sahnesi; (şu anda ondan bahsediyor) senaryoyu okuduğumda hayrete düştüm. Çılgınca olduğunu biliyordum ama bunun gerçekten yazılmış olmasına ve bizim bu sahneyi çekecek olmamıza inanamadım. Sonuç olarak bu sahne filmdeki en inanılmaz sahnelerden biri oldu. Bu sahen dolayısıyla film +13 yaş sınırında - ya da bazı sahnelerin +18 olmasından (güler). Şiddet olgusu size o sahnelerde büyük bir özgürlük veriyor. Karakterler çok umutsuzlardı ve bu film çok çok farklı bir şey oldu.

O sahnelerdeki Edward gibi; sahte bacakların arasında durup, suratının peynirimsi bir sıvıyla kaplanması ve oradan 3 haftalık bir bebek çıkarmak oldukça kahrediciydi (kahkahalara boğulur).

S: Edward'ı canlandırdığın son an?

ROB: En son an Karayiplerde, sahilde olandı. İnanılmazdı. Alacakaranlık filmleridne ilk defa böyle bir şey yaptım. Diğer herkesle olan son sahnem 2 hafta önce bir gece çekimiydi. Dondurucu derecede soğuk ve bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Diğer bütün filmlerin sonunda olduğu gibi sembolik bir çekimdi (güler). Hala bir bitmiş gibi hissettirmiyor. Ayrıca tanıtım turlarıda çok büyük önem taşıyor, onlar tüm bu sürecin bir parçası. Son film gösterime girene kadar bir şeyleri bitirmiş gibi hissetmeyeceğim.

S: Gerçek hayatta Edward'ın düğünde yaşadığı gibi gerçek bir mutluluk anı ya da çok fazla heyecanlı hissettiğin bir şey yaşadın mı?

ROB: Öyle bir şey düşünemiyorum bile... Geçen gün Paris civarlarına bir yerde yürüdüğümde... Aslında hayır ya, bu kötü bir örnek. Belli bir örnek hatırlayamıyorum, üzgünüm!

S: Bir sürü önemli film yaptın. Gerçekte ne tarz filmler yapmayı seviyorsun? Bağımsız filmler mi? Büyük filmler mi? Harrison Ford gibi tamgaz bütün büyük bütçeli filmlerde yer almayı mı düşünüyorsun? Senin için sırada ne var?

ROB: Bilmiyorum. Hepsine aynı oranda yakınım. Küçük filmler her zaman çok iyidir çünkü sürekli pek çok insanla uğraşmak zorunda kalmazsın. Ama ben gerçekten uğraşmayı da seviyorum yani ikisi arasında bir denge var. Bağımsız filmlere gelince; onları izlemek güzel - özür dilerim, köpeğini farkettim, onu uyutacak kadar sıktım sanırım (birilerinin köpeği oradaymış). Neyse... çektiğinden memnun olan yönetmenlerin filmlerini görmek gerçekten hoş. Kendini her seferinde kanıtlamış oluyorlar. Kendini baskı altında hissetmeyen biriyle hiç çalışmadım. Bu baskının anlaşmalara yansımaması güzel bir şey.

S: Daha önce müziğe geri dönmek istediğinden bahsetmiştin. Bu hala gündemde mi?

ROB: Evet, bir sürü şey kaydettim ama -tıpkı film kritiklerinin ele alınması gibi eleştrileri başkasının üzerine atabilirsin. Ama müzikte bir albüm yapmanın esası bunu insanların yargısına sunmaktır. Ne diyecekleri umurumda değil ama o gün geldiğinde biliyorum ki yapılan yorumları internetten okuyacağım.

S: Siz çocuklar bugün ölümsüzleştiniz. Bu nasıl bir his?

ROB: Los Angles'a ilk geldiğimde 17 yaşındaydım ve Magic Castle'da kalmıştım. Sürekli Hollywood Bulvarı'nda dolaşıyordum ama hiç şimdiki gibi göründüğünü bilmezdim. Sanki orada daha önce yürümüşüm gibi hissetmiyorum. Bu sanki bir dalga ve ben de onun içindeyim. Daha önce bu tarz bir şey hiç yapmadım . Biraz utandım çünkü ayağa kalkıp kendi el izimi mahvettim!
İnanılmazdı. Harika bir şeyin temsili.

S: Filmde çok zengin bir düğün deneyimi yaşadınız, kendi hayatında da böyle bir şey ister miydin?

ROB: Biraz huzursuz edici görünüyordu. Kristen'la geçtiğimiz günlerde bir röportaj verdik. Damadın bir düğündeki rolünün sadece kazık gibi dikilmekle ibaret olduğunu söylediğim için bana sinirlendi (güler). O bölümü çekerken sen koridorun ucundaki kişiye bakarken diğer herkesin de prenses elbisesi içerisinde yürüyen kıza baktığını farkediyorsun (güler).

Gerçekten... düğün işlerine dahil olmaya çalışan veya bir fikri olan her erkek için bu böyle... Karınız neye karar verirse o olur.

S: Yani hayır mı diyorsun?

ROB: Neye, şaşalı bir düğün yapmaya mı? Evet, hayır diyorum.


Video | Hypable | Resimler: @Twilight | @katespencer | @taryder | teamtwilighters | @marcmalkin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder