26 Haziran 2014 Perşembe

Habertürk: Vampirdi Kovboy Oldu

HABERTÜRK: Tüm dünyada büyük ilgi gören ve milyonlarca genç seyircinin hayranlıkla takip ettiği ‘Twilight’ (Alacakaranlık) serisiyle üne kavuşan aktör Robert Pattinson, artık kariyerine yeni bir yön vermenin derdinde. 4 Temmuz’da gösterime girecek ‘The Rover’da (Takip) Pattinson önceki filmlerinden farklı bir karakterle karşımıza çıkıyor. Sarı dişleri, toz ve kir içindeki kılığıyla hayranlarını şaşırtmaya hazırlanan Pattinson, Cannes Film Festivali’nde ilk gösterimi yapılan filmde ayakta alkışlandı.

Karakterinizi geliştirirken yönetmen David Michod ile düşünce alışverişinde bulundunuz mu? Yoksa kendisinin aklında belli bir karakter var mıydı? 

Düşüncelerimi sürekli David’e aktardım. Örneğin saçlarını eline bir makas almış ve kesmiş gibi gözükmesinin çok yardımcı olacağını düşünüyordum ve sonunda bu şekilde yapıldı.

‘KARAKTERİM HASSAS VE MUHTAÇ’ 

Guy Pearce’la çalışmak nasıldı? 

Bu projede beraber çalışmamızı gerektirecek birçok sahne vardı ve o harika biri. Bunu söylemeliyim.

‘Takip’in konusu nedir?

Modern bir western filmi ve toplumun dışında kalmış iki kişinin bir şeyi bulmak için bir yolculuğa çıkmalarıyla alakalı.


Canlandırdığınız karakteri bize biraz anlatabilir misiniz? 

Filmin başında Rey’in oldukça hassas ve muhtaç bir genç olduğunu öğreniyoruz, Eric’in tam tersi. Başkalarına bağımlı. Hayatı boyunca etrafındakiler tarafından korunmuş ama aynı zamanda onlara yük olmuş. Bağımsız, kendi ayakları üstünde duran biri olarak yaşayamayacağını düşünüyor. Biraz yavaş ve oldukça muhtaç ve sürekli başkaları tarafından korunması gerektiğine inanıyor.

YOLUN BİTTİĞİ YERDE ÇEKİM 

Avustralya’nın kırsal bölgelerinde çekim yapmak nasıl bir şeydi?

Daha önce hiç kırsal kesimde çekim yapmamıştım. Birkaç kez çölde çekim yaptım. Ama bu filmde kullandığımız mekânlar izoleydi. Bayıldım. Uyandığın andan itibaren her yerine toz bulaşıyor. Günün her dakikası bu şekilde.

Etrafı keşfetmek için setten ayrılabildiniz mi hiç? 

Etrafımızda çok çok az yerleşim vardı. Zaten asfalt yolun bittiği yerdeydik. Daha ilerimiz Avustralya’yı boydan boya geçen toprak yoldu. Set olmadığı zaman toprak yolda biraz ilerler ateş yakardık. Orada hiç ozon yok, yıldızlar harika gözüküyor.

Düzenin bozulduğu bir dünyada hayatta kalmak için siz yanınıza ne alırdınız?

Bir sürü votka alırdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder