10 Ekim 2012 Çarşamba

Tu Dergisi Röportajı (Ekim 2012)


Vampir olmak eğlenceli olmalı. Hangi vampir özelliğine sahip olmak isterdin?

RP: Edward'ın vampir olmaktan sıkıldığını düşünüyorum. Rol yapmak ona ağır geliyor. İnanılmaz fiziksel güçleriniz var ama bunu kullanamıyorsunuz; gücünüzü kullanamayıp, saklanmak zorunda kalıyorsanız ona sahip olmanın anlamı ne? Sanırım Carlisle bu durumu daha çok seviyor, en azından yeni diller öğrenip bir şeyler yapıyor. Edward kitap bile okumuyor (gülüyor). Yüzyıl boyunca Edward'ın yaptığı tek şey 'yakınmak'. Ona zevk veren her şey Bella ile bağlantılı. İnsan olmasına rağmen Bella'nın Edward'ı kabullenişi onun da kendi kendini kabul etmesini sağlıyor. Ve ardından Bella vampir olmak istiyor; vampir olmak için diğerlerinden hazırlıklı.

Bunca yıl aynı aşık vampiri oynamak nasıl bir his?

RP: İlk üç filmin ardından karakterle öyle bir bütünleşiyorsunuz ki siz oyuncu olarak nerede bitiyorsunuz o karakter olarak nerede başlıyor bilemez hale geliyorsunuz. Sette o kadar çok zaman geçirdim ki "Edward bunu yapmaz, çünkü ben yapmam." diyebiliyordum. İkinci filmi çektikten sonra kitapları bir daha okumadım çünkü "Bu tam Edward'ın yapacağı şey." gibisinden bir şeyler hissettim.

Edward hayatının geri kalanını birlikte geçirmek için güçlü bir eş seçiyor. Peki, sen güçlü kadınlardan hoşlanır mısın? 

RP: Bir ev dolusu kadının arasında büyüdüm, hepsi de güçlü kadınlardı. Eğer kız kardeşleriniz varsa ve siz onlardan küçükseniz bu hiç değişmiyor, siz hep güçsüz ve küçük olarak kalıyorsunuz.

Seri son erdi. Alacakaranlık setlerinden özleyeceğin şeyler var mı? 

Vancouver'da shawarma yiyebileceğiniz bir yer var. İnanılmaz lezzetli, işte bu özleyeceğim şeylerden biri ve işin en kötü yanı da oranın tam olarak nerde olduğunu bile bilmiyorum. Hep arkadaşlar benim için alırdı (gülüyor). Ah bir de Otelin oda servisindeki çıtır tavuk, özleyeceğim bir başka şey (gülüyor).


Serinin artık sona ermiş olması rahatlamanı sağladı mı?

RP: Dürüst olmak gerekirse son iki filmi aynı anda çekmek çok zahmetliydi ve uzun zaman aldı. Her gün iki saat boyunca makyaj yapmam gerekiyordu ve bunu sekiz ay boyunca tekrarladım. Bu durum bir süre sonra zor gelmeye başladı. Fakat bunca yıl sonra artık Vancouver'a gitmeyecek olmamız ağır gelecek.

Diğer oyuncularla iyi anlaşıyor muydunuz?

RP: İlk ve ikinci filmin çekimlerinde beraber çok fazla zaman geçirdik ama üçüncü filmden sonra bazı şeyler sorun olmaya başladı, örneğin otelin dışında bekleyen hayranlar ve ona benzer bir sürü şey. Fakat oyuncu arkadaşlarım benim Amerika'da tanıdığım tek insanlar o yüzden onlarla sürekli görüşüyorum... Taylor dışında (gülüyor) çünkü kendisi Los Angeles'ın dışında yaşıyor, onun evine gitmek için bir saatlik araba yolculuğu yapmam gerekiyor.

Edward&Bella'nın kızı Renesmee'yı Mackenzie Foy canlandırıyor, bana onun bir küfür kavanozu olduğunu ve ağzınızdan çıkan her kötü sözde sizden para topladığını söylediler. 

RP: Küfür etmek benim için olağan bir şey. Çoğu zaman bunun farkına bile varmıyorum. Ama ben Mackenzie’ye hiç para ödemedim (gülüyor).

Filmden herhangi bir simgeyi kendine sakladın mı?

RP: Kristen düğün yüzüğünü aldı ama kimse bana bir şey vermedi. Benim yüzüğüm büyük ihtimalle Planet Hollywood restoranlarından birine gidecek ya da çoktan eBay'da satışa çıkmıştır bile (gülüyor).

Son filmi çekerken fazlaca bir sorumluluk hissine kapıldın mı? Bütün diğer filmlerin başarısını göz önüne alınca...

RP: Alacakaranlık elde ettiği büyük başarıya rağmen hala farklı bir yerde. Ona benzeyen çok fazla yapım yok. Açlık Oyunları bile aynı değil, her ne kadar o da kadın başrole sahip, ilk haftasından çok büyük gişe elde eden, gençler için yazılmış roman serisinden uyarlanan bir yapım olsa da, bir Alacakaranlık değil.

Açlık Oyunları hayranı mısın?

RP: Birkaç gün önce filmi izlemeye başladım ve sonra bitiremedim, fakat güzeldi. Tahmin ettiğim gibi değildi. Beklediğim gibi çıkmadı ama oldukça farklıydı. İlginçti. İnsanların filmin reklamını "yeni Alacakaranlık" diye yapmaları oldukça komik çünkü ikisinin birbiriyle hiç alakası yok.

Beş yıl öncesinde Alacakaranlık'tan sonra hayatının nasıl olacağını bilmek ister miydin?  

RP: Her şey başladığında 21 yaşındaydım, hala içinde olduğum arkadaş grubuyla takılıyordum. Onlar benim ne olmak istediğimi biliyordu. Film çekmek eğlenceli, zor olan içinde bulunmak değil dışında bulunmak, asıl delice olan o. Her proje kendi sorunları vardır fakat sizin yapmanız bundaki eğlenceyi görebilmek.

Basında kendin hakkında çıkan haberleri okuyor musun?

RP: Evet, ama bazen o haberlerde tam bir aptal gibi yazılıyorum. Bir süre önce bir dergide Kristen'la evleneceğime dair bir şey okumuştum. Nasıl evlenme teklifi ettiğimi yazmışlardı. Onlara göre ben Kristen'ı bir kumsala götürmüşüm, ikimizde uçuşan kıyafetler içindeymişiz ve ben ona gitarımla bir şarkı söylemişim. Eğer ona bu şekilde bir evlenme teklifi edersem bana hayır demesini umuyorum (gülüyor). Bu utanç verici, fakat utanç verici olan yalnızca bunu uydurmaları değil beni dünyanın en büyük salağı gibi göstermeleri (gülüyor). Neden bir uzay gemisinde ya da onun gibi eğlenceli bir yerde evlenme teklifi ettiğimi uydurmuyorlar ki?

Bu kadar uzun süre bir vampiri oynadıktan sonra hangi insan özelliğinin daha çok değerini biliyorsun? 

Bir şeyleri yapabilmek için belirli bir zamanım olduğunu biliyorum, sonsuzluk fikrini sevmiyorum. Sabah kalkmak için bir nedenim olmalı. Belki bu şekilde düşünmek biraz depresif bir yaklaşım ama ben böyle düşünüyorum.  

ÇEVİRİ: elwiens

Taramalar

image host image host image host image host

RobstenDreams

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder