Robert Pattinson şöhretin bedeli hakkında bir şeyler biliyor; yani Hollywood'da tanıştığı çocuk oyuncular için endişelendiğini söylediğinde bu dinlenmeye değer bir konuşma olur.
"O çocukların yalnızca bir tek çıkış yolu var: hemen bir psikolojik destek almak zorundalar yoksa bir seri katile dönüşecek ya da kendilerini öldürecekler. Yani, bu durum kendini çok çabuk gösteriyor, acayip ürkütücü."
Pattinson'ın bu yıl Cannes'a giden iki filminden biri olan Maps To The Stars'da yer alan çocuk bir oyuncu var: Evan Bird. Filmde Benjie adında ahlaksız bir çocuğu canlandırıyor, Pattinson ise şov dünyasında yer edinmeye çalışan bir şoförü. 2012'de Cosmopolis'te birlikte çalıştığı David Cronenberg tarafından yönetilen bu filmde Hollywood'un vahşi tarafı ilginç karakterlerle yansıtılıyor; hafif çatlak orta yaşlı bir aktris (Julianne Moore), şeytani bir yaşam koçu (John Cusak) ve sapkın bir intikam meleği (Mia Wasikowska).
Pattinson, apokaliptik gelecekte geçen bir yol filmi olan The Rover'da ise Guy Pearce'in büyüsüne kapılmış çok da zeki olmayan bir avare rolüyle daha derin bir role sahip. Filmdeki ikili Avustralya taşralarına doğru yol alırken, Pattinson'ın karakteri daha kendinden emin -ve daha amansız- birine dönüşüyor.
Vanity Fair, Pattinson'la eski rol arkadaşı ve kız arkadaşı Kristen Stewart'ın yeni filminin de yarışacağı Cannes'da bir araya geldi ve ona rollerine nasıl hazırlandığını, Hollywood'da en çok neyi saçma bulduğunu ve 21 yaşında kendisine bir anda gelen o büyük ilgiyle nasıl başa çıktığını sordu.
David Michôd'la, teması "çöküşten sonraki 10 yıl" olarak adlandırılan The Rover'ın hikayesi hakkında bolca sohbet ettik. Peki karakterin hakkında sana ne kadar şey söyledi?
Eh, çok da bir şey söylemedi. Ona sorular sorup durdum. "Ekonomik çöküş ne anlama geliyor? Detayları da bilmek istiyorum," diye. Ama sonra fark ettim ki bunların hiçbirinin oynadığım karakterle alakası yoktu.