Robert, bir değil tam iki film için Cannes'dasın. Bu bir tesadüf mü?
Bu benim için hoş bir sürpriz, gerçi özellikle The Rover'ın burada gösterilmesini çok istemiştim. Sırf Cannes'a geliriz umuduyla tüm diğer festivalleri kaçırdık. Sadece Cannes'a odaklandık çünkü bu dünyanın en güzel festivali. Özellikle bizimki gibi farklı bir film için.
Tıpkı Maps to the Stars gibi. Hollywood sisteminin dışında bir film. Bu şekilde, Alacakaranlık'ın bitişinin ardından kariyerini ne yöne çekmek istediğini mi gösteriyorsun?
Bana rehberlik eden şey bir yönetmenle çalışma arzusu. Fark ettim ki eğer en iyi yönetmenlerle çalışırsam, sonuçlardan daha mutlu olacağım (gülüyor) ve gerçekten tatmin edici iş deneyimlerim olacak. Çalışmak istediğim yaklaşık 20 yönetmen var ve ben daha yeni başladım. Sıradakiler mi? Bu yıl, Harmony Korine ve Olivier Assayas'la çalışacağım. Ocak'ta da James Gray. Tanışıp arkadaş olduk fakat birlikte çalışmak için doğru projenin gelmesini bekledik.
Eğer diğer genç oyuncular senin yerinde olsaydı, muhtemelen bir süper kahraman filminde ya da en azından büyük bütçeli filmlerde rol almaya çalışırlardı. Bunu hiç düşündün mü?
Bu tarz filmlerin seçmelerine hiç katılmadım. Ve ayrıca bir süper kahraman nasıl oynarım, hiç bilmiyorum bile. Öyle bir yeteneğim yok sanırım (düşünüyor). Fakat bu, ileride büyük bütçeli bir filmde oynamayacağım anlamına gelmiyor. Doğrusu, o tarz filmlerin çoğunu izliyorum. Sadece kendimi öyle bir filmde hayal etmekte zorlanıyorum.
The Rover'da saf birini canlandırıyorsun, hakkında bildiğimiz tek şey abisi tarafından kum torbası gibi kullanılıyor oluşu. Böyle bir karakterin ruh haline nasıl büründün?
Senaryoyu ilk okuduğumda, onun sesini beynimde duyabildim. Çok kısık sesle konuşan bir adam, bu yüzden ona çenesini kapatmasını söylemek zorunda kalıyorsunuz (güler). O kadar ki ağzından çıkan her kelime ayrı bir acı. İzlediğim ilk görüntülerde sesim zar zor duyulsa da oldukça eğlenceliydi.
Ayrıca David Cronenberg'in Maps to the Stars'ında da oynuyorsun. Hollywood gerçekten de filmde gösterildiği kadar kötü bir yer mi?
Hollywood'da hep iyi zaman geçirmişimdir. Doğrusunu söylemek gerekirse, bütün bir yılımı orada geçirmediğim ya da filmdeki gibi gösterilmediğim sürece, Hollywood'un o kötü yanı hoşuma gidiyor. Bir gözlemci olarak şunu söyleyebilirim ki Hollywood'da gerçekten tuhaf insanlar var.
Bu bahsettiğin insanlara hiç rast geliyor musun?
Sürekli! Aslında, şu anda bile rast geldiğim söylenebilir...
Sakın bana filmlerdeki genç oyuncular gibi oyuncu koltuğunu İnternet'te sattığını söyleme!
Ah yapabilseydim... (güler) Açıkcası Hollywood'daki herkes biraz kaçık. Filmlerde bir sürü duyguyu birden canlandırdığımızı da göz önüne alırsak, hatta bazen bütün duyguları tek bir filmde Seni temin ederim ki daha kaçığını bulamazsın! (güler)
Blogumuz adına çeviriyi yapan: Nur Güven
Kaynak linki belirtilmediği sürece blogumuzdan çeviri alınması kesinlikle yasaktır.
Metro | RPLife
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder